29 Haziran 2009

Yağmur Zamanı

Acayip bir sıcak ; bütün bitkiler boynunu bükmüş elinizden gelen birşey yok.
Dün ikindiye doğru nasıl bir yağmur ; nasıl bir yağmur anlatamam! (anlatamam desem de anlatırım aslında)
Biz o sırada trafikteydik ve uzun süre arabayı sağa çekip; görüş mesafesinin açılmasını beklemek zorunda kaldık. Yağmur,rüzgar ve bir taraftan sis!!!

Aslında dün bizim buğdaylar biçilecekti:) Gel görün ki nasip işte!!! Biçim en az bir hafta ileri atar sanırım!
Olsun… yağmur o kadar güzel yağdı ki; buğdayı biçtiğimiz gibi tarlaları pullukla sürebiliriz :)

Yağmur ayçiçeklerin bir kısmını yatırmış!


Ama; geri kalan kısmı bayram yapıyor:) Yapacak inşallah!

Yağmur sonrası siyah bir gökyüzü ve gökkuşağı!!!

Bütün olgun erikler yerlere saçılmış;



Bahçemizde çok sayıda erik var; ve bu topraklarda eriklerin iyi bir performans gösterdiği kesin!
Erikler yüklenmiş; yağmurda yüklenince dalların sarkması kaçınılmaz!

Bu el arabası açık alanda ve içinde 25-30 kiloya yakın su toplanmış! Bu mevsimde bu yağmur tam bir harika!

Fidanların dibinde de su birikmiş.

Çiçeklerim yatmış;

Domateslerin bir kısmı yatmış;

Otlar yatmış;

Bu yıl ektiğim sarı frenk üzümü! Yağmur hırpalamış bende üzümlerini topladım. Muşmula, güvem ve böğürtlen arası tropik bir tada sahip.

Her yer ıslak olmasına rağmen arılar yinede kendi kaplarından su içmeyi tercih ediyor.

Bir yağmurlu hava klasiği!
Arılar kovandan çıkardıklarını kapı önüne bırakmış. Varroa zararına uğramış bir yavru; ve iyice ıslanmış bir arı!

Normalde arıların üstünde varroa gözükmesede işin aslı bu!!! Varroa zarara devam ediyor.
Bizde balı aldıktan sonra; varroayla sohpetimize kaldığımız yerden devam edeceğiz!!!İnşallah!

26 Haziran 2009

Napolyon atına bindi!

Arkadaşlar derki: “..börtü böcek resimleri de güzel ama arıcılık tecrübelerinizi yazmanızı da bekleriz”
Elbette yazarız neden yazmayalım. Ama yazacak bir şey olmadan ne yazabilirim?

Bir zaman bir fıkra okumuştum. Bir deli kitap yazar. Arkadaşına verir al; oku!
Arkadaşı birinci sayfadan başlar okumaya: “Napolyon atına bindi. dıgıdık dıgıdık dıgıdık!!!” İkinci sayfa üçüncü sayfa hep “dıgıdık dıgıdık dıgıdık” otuzuncu kırkıncı sayfa hep "dıgıdık dıgıdık"
En sonunda kitabın son sayfasına gelir “dıgıdık dıgıdık dıgıdık. Napolyon atından indi”
Romanda burada biter:)

Yeni bir gelişme olmadan; aynı şeyleri yazmak istemiyorum. Molalarda çiçek ve böcek haberleriyle idare edin artık!

Arılar uzun süredir rölantide çalışıyordu. Kapılarda yığılma her zamanki gibi!
Ancak bir iki gündür çalışma başladı; kapılarda salkım yok. Girişler sarıya boyandı!
Sebebi :Tek tük açmaya başlayan ayçiçekler!


Çok tatlılar! Tohum hallerini hatırlıyorumda:)

Erkenmi açmaya başladılar? Bana mı öyle geliyor; bilemiyorum!

Ayçiçeklerin açmadan önce biraz daha dişlerini sıkmalarını tercih ederim! Çünkü kelleler henüz küçük. Eğer kafalar büyüdükten sonra çiçek açarsa ayçiçek daha verimli olur. Yoksa minnacık kafaları olur tohumlarıda cılız kalır! Bizim için iyi bir durum değil!

Komşu tarlalardan biri! Orada ayçiçek daha fazla açmış!!!

Ham petek aldığım zaman bazı firmaların petek gözleri daha büyük ve uzun gelmişti bana! Bir iki çerçeveye taktıktan sonra başkaca takmadım kenara attım!
İşte o peteklerden biri. Kabartılan gözlerin yukarıya doğru uzunca olduğunu görebiliriz!

Kuluçkalığı hiç kontrol etmiyorum bu aralar! Ana ızgarası kullanmadığım için ;sağolsun bizim analar ballıklarda yavruya devam ediyor. Bende ortadaki çerçevelere bakıyorum yumurta varsa tamam! Bal süzerken problem olabilir mi? Olabilir elbette!
Öyle bir durumda yavrulu çerçeveleri ellemem bende:)Diğerlerini süzerim!

Dışarı atılmaktan kurtulan bir erkek arı! Ballıkta ve çıtaların üzerinde sakin sakin duruyor!

Boyları kısa olan çerçeveler! Hep aynı durum . Arılar boşluğu petek örerek değerlendirmişler!

Ufaklık kovanımda yoğun şekilde çalışıyor. Şu an net görünmese de girişler sarıya boyanmış.

Baharda ekilen arı otları sıcaktan can vermiş! Ama tohumlarını yetiştirmiş ve toprağa dökmüşler bile. Tohum yuvalarının açıldığı görülmekte!
Sonbahar yağmurlarıyla birlikte arıotu tohumlarının süreceklerini düşünüyorum:)

Yeni doğmuş bir kelebek! Nerden biliyorum çünkü sağlıklı bir kelebeği kolay kolay elimizde bu şekilde tutamayız! Ancak yeni doğanlar biraz ağır kanlı olduğundan elimizde dinleniyor.

Ve kanatlarını açtı! Pırıl pırıl! Sonrasında gökyüzü!

Begonvillerden biri çiçek açmış! Bunun rengi pembe!
Begonvil dikenli ve sarmaşık tarzı bir bitki! Ilıman yerlerde yetişiyor. Ama bizim buralarda kışın donacağı için saksıda yaşamak zorunda

21 Haziran 2009

İyi ki!

Bebekken devamlı kusar ve ağlarmışım! Yine bir gece ağlamaya başlamışım annem susturamamış. Yorgun argın uyuyan babamı uykusundan uyandırmış; beni çarşafa koyup sallamaya başlamışlar. Ama ben susacağım yerde daha beter çığlık çığlığa bağırmaya başlamışım!!! Salla salla susmuyormuşum.

Bebeğin gözlerine zarar vermesin diye gece lambası yanıyormuş odada! O yüzden çok ayrıntı gözükmüyormuş.
Annem sonunda farkına varmış ki; babam çarşafı tutarken beni de saçlarımdan yakalamış. O yüzden bağırıyormuşum (Çünkü bebek olmama rağmen tülü saçlarım varmış:)
Sonunda saçlarım serbest kalınca uyumuşum:)

Annem zaman zaman bunu anlatır ve babamın çok üzüldüğünden bahseder:)
Bunu niye anlattım elbette babalar günü hürmetine!

Evlatlarına değer veren bütün babaların babalar günü kutlu olsun!
Aramızda olmayanlar varsa Allah rahmet eylesin;
Hasta olan babalarda bir an önce iyileşsin! Annesiz olmaz ama babasız hiç olmuyor!!!
Babacığım seni çok seviyorum;
Bizi inançlı ve merhametli yetiştirdiğin için sana minnettarım!
İyi ki benim babamsın!!!

19 Haziran 2009

İmha ekibi görev başında!

Dün yayınladığım haşhaş resimleri biraz tedirginlik yaratmış olacak ki uyarılar geldi!
Kendi adıma; değil uyuşturucu kullanmak ağzıma ne içki koyarım ne de başkaca birşey!
İnancım buna müsaade etmiyor!!!Neyse
Kötü örnek olmamak adına yaklaşık 10 kök haşhaşımı imha etmeye karar verdim.
(Ha; birde işin sonunda hapis varmış; neme lazım! )

Haşhaşları söktüm!

de.. nasıl imha edeceğimde başka bir konu! Yakarak, ezerek, gömerek?
Buldum :) Yeşil bitkileri en iyi kim imha eder? Tabiiki "Kardelen"

Kardelen olaya temkinli yaklaşıyor; önce az biraz koklama!

Sonra azıcık ucundan yeme!

Haşhaşın pek hoşuna gitmediği kesin!:)

Ama sırf "imha görevi"ni yerine getirmek adına (birde benim hatırım için) haşhaşları yedi!
Sen sağ ben selamet!

18 Haziran 2009

Erkekler dışarı!!!

Dün akşam “uzun zamandır” beklediğimiz yağmur; az biraz yağdı! İnşallah devamı gelir.Birkaç gündür şehir dışındaydım. Gitmezden önce arıları kontrol ettim.

5 çerçevelik kovan sıkışmıştı onu normal kovana aldım.

Araya bir ham; dış tarafa da iki ham koydum. Aradaki ham petek ;kapalı yavrulunun içinde.
Dıştaki hamlar ise dalak olayına girişmesinler diye! Çok isterlerse petek işlerler. Hava sıcak olduğu için arıyı sıkıştırmama gerek yok!

Tahmin ettiğim üzere çoğu kovanda yavru durumu besin stoğunu aşmış gözüküyor. Erkekler dışarı atılmış ve atılmakta! Zavallı erkekler ne yapacaklarını bilemiyorlar; şimdiye kadar hep hazır yedikleri için:)

Yavru-besin dengesinin bozulması arıları biraz strese sokmuş gibi! Ayçiçeklerine henüz var! Aklımda olan planı uygulamaya geçirdim. Şerbetle uğraşacak zamanım yok! (Şerbet dediysem şeker şerbeti değil zaten!Olsa olsa bal şerbeti olur)
Yarımşar kilo kadar kristalize balı besleme kutularına doldurdum. Bir abimizin dediği üzere "maksat ağızları oynasın" yani arı boş kalmasın :)

Yağma olabilir mi? diye biraz tedirgin olsam da benim arılarım yapmaz öyle şey deyip arkama bakmadan yola devam ettim (arkama baksam hiç gidemiycem:)

Yaklaşık bir hafta sonra (dün) baktığımda ballar elbette bitmiş; gitmiş! Polen gelişi güzel! (Nektarda geliyordur elbet ; ayrıntılı bakmadım henüz!)

Çocukken komşumuzun bahçesinde haşhaşları vardı. Çok güzel çiçek açarlardı.Ama renkleri neydi hatırlayamıyorum. Tek bildiğim haşhaşların kocaman çiçeklerinin olduğu!
Bir ay önce aklıma geldi: Çiçek olarak haşhaş ekeyim ama tohumu nerden bulabilirim?

Baharatçıya gidip haşhaş tohumu aldım( hani böreklere çöreklere konuyor ya! Oradan alaka kurdum!)
Baharatçının tohumlarının çıkacağına pek ümit vermiyordum açıkçası!

Tohumlar çıkmışta çiçek bile açmış:) Haşhaşların rengi ise böyle eflatun çıktı! Ve ilginç bir şey daha çiçeklerin ömrü 1 gün ve kokusuz!

Sonuç haşhaş ve polenciler!

Bu yıl edindiğim ezan çiçeği! Bu sarı çiçeklerin ömrü 12 yada 15 saat. Çiçek akşam olunca açıyor; ertesi gün öğlene kadar! Sonrasında solup gidiyor. (Üzerinde nokta nokta görülen şeyler küçük böcekler)

Sabahleyin arının nektar almak için; burnunu çiçeğin içine soktuğunu görebiliyoruz. Bir kökte aynı akşam 20- 25 çiçek açıyor! Ertesi gün öğlene varmadan çiçekler ölüyor.
Bitki akşama kadar; bir o kadar yeni tomurcuk yetiştirip yeniden çiçek açıyor!

Bu yıl marketten tohumunu aldığım kaliforniya gelincikleri!

Çiçek açmışlar!

Arılar; bildiğimiz gelincik gibi polen topluyorlar!



Bunlarda benim “kaynana kafası” kaktüslerim! Bu çiçeklerin ömrü de sadece 1 gün!
Aslında anaç kaktüsümün kafa büyüklüğü kavun ebatına kadar ulaşmıştı! Ama geçen kış kocaman saksıyı içeri almakta gecikince dondu gitti!

Bunlar onun yavruları! Birkaç çiçekle sezonu kapayacak gibi duruyorlar!
Normalde anaç; aynı anda 10 tane çiçek birden açıyordu ! Ne yapalım; bunun için elimdeki yavruların büyümesini beklemem lazım!

Sizi birisinle tanıştırmak istiyorum. Adı "orakçı" ! (Normalde elime almam; siz göresiniz diye aldım:)

Hasat örümceğide diyebiliriz. Uzun bacakları olan ağa yapmayan; yuva kurmayan bir örümcek. Karın ve gövde kısmı birbirinden ayrı değil!( birleşik diyelim)

Çoğunlukla akşam üstü telaşlı telaşlı toprakta dolaşırken görüyorum. Bu tür orakçı örümcekleri yerdeki küçük böcek ve kenelerle besleniyor. Sizde mutlaka bir yerlerde görmüşsünüzdür. Bazı türleri daha ince gövdeli ve dahada uzun bacaklı oluyor! Mevsim itibari ile bu örümceklerin ergin olduğu zaman! Kışa hepsi ölecek; bahara yumurtalardan yeni yavrular çıkacak!

Bu güveyide dün gördüm! Büyüklüğü kibrit kutusu kadar vardı!

İlgimi çeken antenleri! Antenlerini kanatlarının altına kıvırmış ve normalde gözükmüyor!

Ama dikkatli bakınca radar gibi süper bir anten sisteminin olduğunu görüyoruz. Güveler bu tarak gibi kıvrım kıvrım antenleriyle kilometre öteden farklı kokuları ayırt edebiliyorlar!!!