13 Mart 2012

Yaz demeden, kış demeden!

Hava bir ısınayım dedi sonra yeniden soğudu.



Bu görüntüler 20 şubat 2012 tarihinde alındı. Büyük ihtimal varroa zararlı yavrular gözden atılmış. Benim söylemek istediğim varroa değil. Hani varroada önemli ama ben ondan bahsetmiyorum.




Bu yavrular 20 şubatta pupa olduğuna göre bu yavruların yumurtlanma zamanı şubat başı, ocak sonuna denk geliyor. Havalar oldukça soğuk olmasına rağmen ana arı yaz demeden kış demeden yumurtaya başlamış. Biz istesek te istemesek te!
(Şu soldaki yavru bana erkek arı gibi geldi)


Atılan ölü arılar.



Arıları bu yıl ilk olarak 25 şubat günü açtım. İki kovana henüz bakmıştım ki kuvvetli rüzgar çıktı.“Ya ben arılara bakmak için yanlış zamanı kolluyorum yada hava bozmak için illaki benim arılara bakmamı bekliyor” tam olarak anlayamadım. Murphy kanunlarına uyan bir durum. Murphy kanununu bilmiyorsanız yazının sonunda bulabilirsiniz:)

Geç vakitte çıkan oğullarımdan biri ölmüş. Nüfusu çok azdı. Benimde elimde minik kovanım yoktu. 5 li kovana koymuştum. Kış sert geçmese bir şansı olabilirdi ; olmamış.
Yine bir kovanın nüfusu çok azalmış. Ana arısı var. İçeriye bir kucak ölü arı dökülmüş. Kalan nüfus, içeriyi ısıtmaya yetmeyince içerisi nem olmuş. Hemen 5 ‘li kovana aktarma yaptım.



Bu yine oğullardan biri. Dış taraftaki ballı çerçevenin sırrını açıp yeniden içeri koydum.





Bu üstten gördüğüm kadarıyla en güçlü kovan.



Sonrasında rüzgar çıktı. 10 kovanı kontrol edemedim. Bende kontrol yapamıyorsam hiç olmadı kekleri vereyim dedim.



Polen çekmeceleri kovanların altında. Resimde pek iyi gözükmüyor ama kovan içinden bildiğin su akmış. Aslında hedefim ilerleyen günlerde varroa mücadelesi yapmaktı. Bir kez amitraz yaptım o da ya arı salkımdaydı ya da varroalar gözdeydi; dökülen varroa olmadı. Sonrasında hava müsaade etmedi üçleyemedim.
Daha da diğer işlerden arılara bakamadım; ben tembelin tekiyim.

Bal eritme bidonu yapımı tamam.


Bu saç ayağımız.

Aslında sac ayakları üçgen olur. Neden üçgen olur?Çünkü 3 nokta bir “düzlem” belirler. Eğer ki tabureniz veya sac ayağınız üç bacaklıysa mutlaka yere basar ve sallanmaz.Ama 4 bacağı varsa "sandalye gibi";üstelik zeminde düz değilse her halükarda sallanır.

Evde bir mavi bidon hazırda vardı. Başka bidona para vermeyeyim dedim. Zaten para vericem desende mavi bidonları istediğin zaman bulamıyorsun.

Topraklama için ayrıca delik açmadık. Bir topraklama çubuğu sallandırdık içine

Bizim bidonun elektrik bağlantı yerleri açık , eğer sizin evde çocuk varsa bağlantıları mutlaka izole edin. Bizim evde çocuk yok, ondan iş güvenliğini önemsemedik:)


Benim bidonum biraz küçük oldu ama bence daha iyi oldu Çünkü bidonumuz ne kadar büyükse içine o kadar daha su koymamız gerekir ve su kapasitesi arttıkça ısıtıcının çalışacağı sürede artacak. Böylece daha çok elektrik çekecek.
Doğrusunu söylemek gerekirse ben bu soğukta bidonu dışarıda çalıştırmaya kıyamadım sobanın yanına aldım. Yoksa bütün gün çalışır dururdu.

Termostat 45 dereceye ayarlandı. Devreye 39 derecede giriyor 45 oldu mu çıkıyor.

Bu yarım teneke bal, arılara yediriyordum ilk onu erittim.
Ancak anlamadığım 12 saatte erimenin tamamlandığını okumuştum; benim balların erimesi 12 saatten fazla fazla sürdü.
Ya onlar ısıyı 45 dereceden daha fazla arttırmışlar yada bende bir sorun var.

Ben yapamadım ama size tavsiyem bal eritme bidonlarını taş yünü gibi bir malzemeyle güzelce sarmanız(izole etmeniz).

Bidonu izole ettiğimiz zaman; ısı atmosfere kaçmamış olur.
Sonuçta bu alet su değil elektrik yakıyor. Boşa giden her enerji ülke ekonomisi için bir zarar!!!
Birde bidonun üzerine kapak şart. Hem çok yoğun buharlaşma oluyor(bidondaki su eksiliyor) hem de ısı yine aynı yolla bidonu terk ediyor:)

Bir uyarıda eritme işlemini gündüz yapın. Ne olur ne olmaz! Ben gece oldu mu fişini çektim.

(şu ekmek makinaları var biliyorsunuz benim de var! Akşamdan ununu mayasını içine koyuyor saatini ayarlıyor, fişini takıyorsunuz. Sabaha istediğiniz saatte ekmek pişmiş oluyor. Bir arkadaşın annesi de akşamdan malzemeyi koymuş saatini de ayarlamış. Sabah namazı için uyanmış kadın o sırada makinada çalışmaya başlamış olacak ki mutfağa bir giriyor ekmek makinası yanıyor kadın aklını atmış korkudan. O gün servis gelip bakıyor imalat hatasıymış yenisini veriyorlar. Ama kadın şimdi elini sürmeye korkuyormuş ekmek makinasına!
Bana da ekmek makinasını aldığımda uyarıda bulunmuşlardı kendileri: “Saatini önceden ayarlayıp bırakma” diye.
Yani siz siz olun elektrikli aletleri mümkün mertebe gece prizde bırakmayın!)
..........................................
..........................................
..........................................
Geçen yıl buğdaylara 15 şubatta üre atmışız, bu yıl 3 martta atabildik. Allah selamet versin genel olarak buğdaylar baya geride..
Hele bir tarlamızda buğdaylar yeni yeni çıkıyor. Duyda inanma! Ben ilk defa şahit oluyorum.

Kış başında olan kuraklık buğdayların alaca çıkmasına; kimi tarlalarında hiç çıkmamasına sebep olmuş. Hemen hiç kimsenin tarlası iyi durumda değil!

Yine ilk kez karşılaştığım bir durumu paylaşmak isterim “toprağın buğdayı dışarı atması”.
Bu nasıl olmuş derseniz: Buğday tohumu yeşermiş, kökü yaprağı var her neyse bir bakıyorsun toprağın üstünde iki seksen yatıyor. Sanki biri buğdayları kökünle sökmüş dışarı atmış.

Sonradan anladım ki toprağın üst tabakaları kuvvetli don yeyince toprak yukarıya doğru genleşmiş; o katmanlarda bulunan bitkileri toprak yüzeyine kaldırmış. Sonra don bitip toprak yine alçalınca buğdaylar toprağın üstünde çırılçıplak kalmış ve ölmüş. Yer yer bu şekilde buğdaylar kurumuş, zarar var. Bakalım gelecek günler bize ne getirecek.

Fidan ekerken çok güzel bir mantar gördüm. Kırmızı mantar! Hiç görmemiştim.

Kediler sabah kahvaltısını yapmış, karınları tok. Güneşin ilk ışıklarıyla ısınmaya çalışıyorlar. Benim kaktüs rafına dizilmişler.

Maşallah, surattaki ifadelere bakar mısınız?
Hani bazen hayvanlara özenmiyor değilim! Karnın toksa mutlusun!!!
Mutlu olmak bizim içinde bu kadar kolay olsa keşke...
...........................
...........................
..........................

Murphy Kanunları der ki;
Bir işin ters gitme olasılığı varsa, büyük ihtimal ters gidecektir.
Bir işin birkaç şekilde ters gitme olasılığı varsa, hep en kötü sonuç olacak şekilde ters gidecektir.
Bir işte ters gidebilecek dört yol görüyorsan ve bunları başarıyla atlatırsan o zaman beşinci bir ters yol olduğunu göreceksin.

Ne zaman bir şeyden vazgeçsen, vazgeçtiğin şey sana geri gelir.
Ne kadar beklersen bekle istediğin şey istenmediği zaman gelir.
Ne zaman bir şey yapmaya kalkışsan, mutlaka öncelikle yapman gereken başka bir iş vardır.

Bir alet düştüğünde, hep en zor ulaşılacak köşeye yuvarlanır.
Bir arıza, son parça bir kez daha gözden geçirilmedikçe ortaya çıkmaz.
Bir alet toparlanıp kapağı kapatıldıktan sonra dışarıda parça kaldığı fark edilir.
Aradığın şeyi en son baktığın yerde bulursun.
Aradığın şeyi bulmanın kestirme yolu,başka bir şeyi aramaktır.

Trafikte sizin olduğunuz şerit tıkalıyken, diğer şerit her zamankinden daha hızlı akar.
Hangi kuyruğa girerseniz girin, diğer kuyruk daha hızlı ilerler.
Tenefüste zaman; derstekinden daha hızlı geçer.

Bir şeyi en uygun fiyata satın almak için ne kadar çok araştırırsan araştır, satın aldıktan sonra bir başka yerde daha ucuza satıldığını görürsün.
Bozulan bir aleti; tamirciye nesinin bozuk olduğunu göstermeye çalışırken , bir bakarsın alet kusursuz bir şekilde çalışıyor.
Reçelli ekmek yere düşerse her zaman reçeli üstüne düşer.