28 Ocak 2014

Mutluluk Nedir?

Selamlar. Birkaç gündür buzlanma yaşıyoruz. Gündüz bir yağmur ardından don başladı. Akşam olunca yağmur gökyüzünden takır takır buz olarak yağdı. Çok nadir karşılaştığımız bir doğa olayı. Islanan her şey buz tutmuş. Pek çok kaza olmuş. Donda hala devam etmekte.

Bu kış havanın soğuk gitmediğini söylemiştik. Soba yakarak ısınan biri olarak (daha doğrusu evin soba görevlisi olarak) havaların güzel gitmesi benim işime geliyor yoksa sobalara kömür yetiştiremiyorum.

Güzel günlerden birgün akşam ezanı vakti baktım kedinin ağzında küçücük bir kuş pır pır kanat çırpıp duruyor. Küçük bir bülbül olmalı diye düşündüm. Yakaladım kediyi, ağzından aldım. Yumuşacık bir şey kanatları kendinden büyük. Kelebek mi diyorum? Oysa bu bir yarasa. "Cik" lemeye başladı can acısından. Kedi sıkmış tabii. Aldım içeri getirdim kavanozun içine koydum. Küçük bir sopa uzattım ayaklarıyla kavradı. Bir taraftan da bağırıyor.Zar zor nefes alıyordu. İyileşemedi biraz sonra öldü. Çok üzüldüm doğrusu.

Minicik dişleri vardı ağzında. Kanatları kuş kanadı gibi değil deri gibi. Daha doğrusu bildiğin yumuşak deri.
Yarasaları seviyorum. Bizim bahçede 2 tane var. Kız olana "betsy" erkek olana "bat" diyoruz. Hangisi kız hangisi erkek bilmiyoruz ! Bu sadece bizim onları sevmek için uydurduğumuz bir şey. Yazın ezan vakti olup onların uçtuklarını görmeden içeri girmiyoruz.

Tek uçan memelidir yarasa.Yavrularını canlı doğurur ve emzirir. Hemde gözleri hemen hiç görmemesine rağmen. . Yarasalar havada uçmakta olan böcekleri yakalayıp beslenirler. Geceleri beslendikleri için arılarımıza zarar vermezler. Kış boyunca böcek kalmadığı için onlarda mecburen kış uykusuna yatarlar. Yarasalar bir saat içinde 300 tane böcek yakalayabiliyormuş.

Meyveyle beslenen yarasalarda varmış ama bizim buralarda yok. İlk ve son gördüğüm yarasayı babam getirmişti bana. Böyle soğuk bir gündü. Selimiye camiisine sabah namazına gitmişti.Caminin bahçesinde bulmuş yerde. Ölmüştü. Neyse ya....içim şişti. Köprünün altından çok sular geçmiş....
........................................
........................................
........................................

Örümcek ağasında ki manyetik alan diye bir yazı okumuştum. Sizde okumuşsunuzdur.

Fizik kurallarına göre bir maddenin diğer maddeye yapışabilmesi için zıt kutuplar olması gerekiyor.  Çünkü aynı kutuplar aynı yükler birbirini itiyor.
Polenin böceğin üzerine yapışabilmesi içinde birinin artı diğerinin eksi yüklü olması gerek.Bir böceğin örümcek ağına yapışabilmesi için yine birinin artı, diğerinin eksi yüklü olması gerek.

Bu durumda örümcek ağası böceği yakalıyorsa böceğin üstündeki poleni yakalayamaz ve o halde üzeri polenle kaplı bir böcek ağadan rahatlıkla kaçabilir diye düşünüyoruz... Çünkü birinden biri örümcek ağasıyla aynı yüke sahiptir. Peki biz niye örümcek ağına yakalanmış üzeri polenle kaplı arılar görüyoruz?
Fizik kurallarına aykırı bir durum! Örümcek ağının, hem böceğe hem de polene yapışması..

Bu durum nasıl gerçekleşiyor?
Örümcek ağının tüm yüzeyini kaplayan elektrostatik özelliğe sahip madde, ağın hem uçan böcekleri hem de böceklerce taşınan kir polen ve benzeri tüm parçacıkları yakalamasını sağlıyor.
Ayrıca bu madde, örümcek ağı üzerinde sadece birkaç milimetrelik çok ufak bir alanda, dünyanın elektromanyetik alanını bozuyor ve böylece artı ya da eksi yüklü olup olmadığı fark etmeksizin her cismin üzerine yapışabiliyor.

Böceklerin antenleri  adeta bir elektronik sensör gibi. Antenin ucu, böceğin vücudunun geri kalanından farklı bir elektrik yüküyle yüklü. Böylece böcek, elektrik yüklü bir nesneye yaklaştığında, en ufak elektriksel değişimi fark edebilir. Peki  buna rağmen böcek nasıl örümcek ağını tespit edemiyor yakalanıyor?
İşte böceğin, bu kadar hassas sensörlere sahip olmasına rağmen, ağı tespit edemeyip, yakalanmasının sebebi, ağın milimetrelik bir bölgesinde dünyanın elektriksel alanını bozmasıymış . Efendim....

Örümcekleri de çok severim. Net resim bulamadım. Yazın çekmiştim fotoğrafı. Ben buna dantel örümceği diyorum adını ben koydum.  Kadınların mobilyaların üstüne yaptığı gibi kocaman dantele benzer bir ağa yapıyor abartısız fiskos örtüsü kadar var.  Bu tombul bir dişi. Erkekleri zayıf ve küçük, dişileri ise oldukça büyük oluyor. Hatta bunun iki katı büyüklükte olanını da çok gördüm. Yumurtladıktan sonra zayıflayıp ölüyorlar. Hazin son....

Elime almadım ağasında duruyor ona rağmen beni hissetti ve kaçtı. Bu yaz net fotoğraf çekerim inşallah.
........................................
........................................
........................................
........................................

Anneciğimmmm.
Anneciğimmmm. Canım benimmmm.
Çok acıktım. Süt emebilir miyim? Önce bir dokunayım kızmazsa!

Mutluluk nedir? İşte bu mutluluğun resmi!

Üstelik resimden taşan ne büyük bir mutluluk....anne ve yavrunun arasındaki sevgiyi huzuru ben hala hissediyorum. Tüylerim diken diken oluyor. Fotoğrafı çektiğim anda olduğu gibi.

Sonrasında yavru hastalandı. Annesi sütten yeni kesmişti. Bende kendi annemle ilgilenmekten onunla ilgilenemedim. Yemek veriyordum bütün diğer kedilerle birlikte ama ona özel besleyemedim. Allah affeder mi beni bilinmez. Yavrucuk öldü gitti. Kara kuzumm.
Dünyanın işine akıl sır ermiyor.
........................................
........................................
........................................

Sağdan soldan topladığım az biraz petek vardı. Eriteyim dedim.

Eski bir tencerem var. Petek eritmek için.


Eriyen peteği kovalara dökmeden önce süzüyoruz. Cürufları çeri çöpü yakalamak için!

Ben içinde bu kadar güve kurdu olduğunu bilmiyordum. Onları da pişirmiş olduk.


Elimde baya bir mum var. Kenarda duruyorlar ne yapayım bilmiyorum.
.........................................
.........................................
.........................................
Kasa tipi buzdolabı almayı çok istedim en küçüklerinden değil az büyük olsun. Ama evde koyacak yer bulamadım. Ablamlar evini taşıyıp buzdolabı yeni yerine sığmayınca yeni bir dolap aldılar. Öbürünü de bize verdiler.Özellikle yazın ev kalabalık olunca yemekleri koyacak yer kalmıyordu. Şimdi evde iki buzdolabı dolayısıyla iki dondurucu bölme oldu. Bende petekli ballarımı rahatça dondurabildim.

Buzdolabı süslerimiz her geçen gün artıyor. Bir bunun kadar daha var. Diğer buzdolabına yapışık. Ama şöyle söyleğim en az 15 yılın birikimi. Parayla almaya kalksanız bulamazsınız piyasada. Tam bir koleksiyon.

Balları dondurdum şimdi ne olacak? Bizim aile tek boğaz. Bir çerçeveyi bile yemezler. Bahara arılara mı yedireyim ! Neden olmasın. Yapmadığım şey mi?
.........................................
.........................................
.........................................

Annem bu aralar rahatsız. Doktora götürdük depresyon dedi. Zaten tansiyonu var, midesi rahatsız birkaç hastalığı daha var. Yemek yapmayı severdi. Şimdi elini dokunmuyor. Bende bütün gün mutfaktan çıkamıyorum. İş yaptırmak için değil oyalansın diye birşeyler yapsın istiyorum ama hiç birşeye elini sürmüyor. Çamaşırları katla diyorum istemiyor. Televizyon izle istemiyor. Yemek ye yemiyor. Gezmeğe gidelim yok. Bahçeye çıkalım yok. Kitap oku, örgü ör yok. Allah kimsenin başına vermesin.  Babam zaten hasta birde evin annesi rahatsızlanınca. Allah cümle hastalara şifa versin.