06 Şubat 2009

Sürüden Ayrılmak!

Türkiye nihayet Kyoto protokolünü imzalamaya karar vermiş! TBMM’de Kyoto Protokolü kabul edildi.
Çevre dostu biri olarak çok memnun oldum; böyle bir şeyi yakın zamanda beklemiyorduk!

Kyoto protokolüyle ilgili haberleri zaman zaman okuruz ve anladığımız üzere Türkiye’nin protokole taraf olmamasında en büyük etken maliyet hesaplarıdır. Çünkü Kyoto protokolü biraz zengin işi:)

Bu protokolü imzalayan ülkeler, karbondioksit ve sera etkili gazların salımını azaltmaya söz veriyor.
Protokol, ülkelerin atmosfere saldıkları karbon miktarını 1990 yılındaki seviyelere çekmesini istiyor. Hem de birkaç sene içinde!
Oysa Türkiye gelişmesini henüz tamamlamamış ve çokta zengin olmayan bir ülke. Kyoto protokolüne uyacağım diye büyük bir yükün altına girmesi gerekiyor bu yüzden de imza atmaktan kaçıyordu.
Şimdi… değişen bir şey yok!Yine yükün altına giriyoruz.

Kyoto ya göre;
Sera gazı salan termik santraller, çimento fabrikaları, rafineri gibi sektörlere teşvik, vergi muafiyeti, sübvansiyon vb. verilmeyeceği gibi bizim kömürle elektrik üretiminden; çimento fabrikalarının sayısını arttırmaktan vazgeçmemiz gerekiyor. Daha az enerji ile ısınma, daha az enerji tüketen araçlar, endüstride daha az enerji tüketen sistemler, termik santrallerde daha az karbon çıkartan sistemleri devreye sokmamız gerekecek.

Ulaşım ve çöp depolamada çevrecilik temel ilke olacak, çimento, demir-çelik ve kireç fabrikaları gibi yüksek enerji tüketen işletmelerde atık işlemleri yeniden düzenlenecek.
Fazla yakıt tüketen ve fazla karbon üretenlerden daha fazla vergi alınacak.

Fosil yakıtların yerine güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, biyodizel gibi ürünlere yönelmemiz gerekecek ( İlginçtir ki nükleer enerjide karbon açısından zararsız olduğu için tercih edilebilirmiş!)

“Enerji Bakanlığı’nın hesaplarına göre 80 bin MW’lık rüzgâr potansiyeli olan ve Avrupa’nın en çok rüzgâr alan ikinci ülkesi olan Türkiye’de, halen sadece 250 MW’lık rüzgâr santralı çalışıyor. Bu miktar Türkiye’nin toplam rüzgar gücünün yaklaşık yüzde üçüne denk geliyor”

Bizim burada da devamlı rüzgar eser! Ne duruyoruz bizde hemen rüzgar işine girelim diyebiliriz;
Girelim girmesine de; Abim birkaç yıl önce Bozcaada’da ki rüzgarla çalışan santrali görmeye gitmişti. Tam hatırlamıyorum 20 civarı rüzgar türübünü varmış ve her bir türübünün maliyeti 1 milyon dolarmış:)

“Türkiye, dünyanın en kalabalık 17. ülkesi ve en büyük 19. ekonomisi olarak, enerjiyi OECD ortalamasının iki misli verimsiz kullanmakta!!!
Türkiye dünyada en fazla karbondioksit emisyonu yapan ilk 20 ülke arasında ve emisyonunu en hızlı artıran ülke”

Türkiye Kyoto protokolünü imzalayarak dünyanın geleceği için çok güzel birşey yapıyor ancak başını büyük bir derde sokacak.Bu kriz ortamında hangi parayla bütün sistemleri yenileyeceğiz hiç bilmiyorum!O halde bol bol ceza ödeyeceğiz:)

Sürüden ayrılmak doğru değil; yoksa kurtlar kapar!
Türkiye de sürüden ayrılmayacak!
Umarız bizi sürünün içinde kurt kapmaz:)

(Bu arada ABD ve Avustralya gibi gelişmiş ülkeler protokole imza atmıyor!!!)

Hiç yorum yok: