25 Temmuz 2009

Sezon henüz kapanmadı!!!

Bir arkadaşımız “hasat sırasında karpuz yiyen” ekibimizin resmini istemiş. İllaki karpuz yerken!
İyide bu şimdimi söylenir. Dün söyleseydiniz; bugün marketten bir karpuz alır ekibimle hatıra fotoğrafı çektirirdik:)

Yok canım başka arzunuz? Ben 41 derecede arıdan bal alıyorum birde karpuz düşünücem. Bizde bal ve arı resmi var o kadar :)

Aklım fazla geliyor ya; bal süzmek için yılın en sıcak gününü tercih etmişim. Meteoroloji ölümcül sıcak dışarı çıkmayın diyor! Güleyim bari :):)
Evet sabahtan işe koyuldum. Önce bal süzme makinasını başka yere taşımam gerekti.
Ama ayaklarından dolayı kapıdan geçmiyor. Önce bacaklar söküldü. Sonra çeke çeke taşındı. Amma da ağırmış köpek ölüsü gibi! Neyse yerine kondu ve monte edildi.

Arılara giriş yaptım. Evetttt! Öncelikle çift kat giyiniğim. Ha unutmadan kendime yeni bir eldiven aldım. Özellikle “sarı renkli” dikkatimizi toplayabilmek için:) Çalışma sırasında sarı renk önemli biliyorsunuz!

Bu yıl farklı geçiyor. Baharda arılar çoğaldı ama nektar pek iyi değildi. Ondan sonra yağışlar başladı. Ancak vakit geçti sanırım.

Sırlanmış balları alıyorum. Yarı yarı sırlıları bırakıyorum. Arkamızdan kovalayan yok ya; onları da sonra süzerim. Dikkatimizi çeken şu an arı sayısının oldukça fazla olması. Dikkat çeken başka bir şey ise ballıklarda ana arıların faaliyette olması.
Ballı çerçevelerde kapalı yavrular! Ana ızgarası kullanılması isabetli olurmuş. Probleme sebep olur diye hiç kullanmayı denemedim şimdiye kadar. Ancak bu kadar yavruyu beklemiyordum kesinlikle. Kovanların hepsinde benzer durum!



Bunun aksine kuluçkalıkta da bal olabileceğini düşünüyorum. Daha sonra durumlara bakarız!
Ancak bir sorun var ki; daha bal süzmeyi planlıyorsam varroa mücadelesini ertelemek zorundayım! Bu da negatif bir durum!

Süzülecek çerçeveler taşınıyor. Ben bu arada balık olmuş; maskenin içinde yüzüyorum. Dedim ya 41 dereceymiş dışarısı. Ben 50 hissediyorum en azından.
İnanır mısınız gözlerimin içine bile ter giriyor ve gözlerim yanıyor. Her seferinde bir kere daha anlıyorum ki arıcılık gerçekten “alın teriyle” yapılıyor, zor bir uğraş!

Evet ballı petekleri taşımayı bitirdim sonunda; gerçekten canım çıktı. Bu gece belim fena ağrıyacak!!!
Şimdi bedenimi soğutmam lazım. Bir saat soğutma çalışması yapıyorum. Terli giysilerimizi ve maskemizi çıkarıp rahat bir şeyler giyiyorum.

Eldivenleri çıkarınca içinden su boşalıyor; bu sefer tam anlamıyla buruş buruş:)

Bal süzme makinamız!

Yeni aldığım plastik kaplar. Çerçeveleri içine koymak için birebir. Bizim sır alma tezgahımız yok çünkü.

Haydi bakalım!
Sır bıçağımda olmadığı için tarakla işe koyuluyoruz.




Tek tük yavrular;
Bunlar erkek gözü;

Arada bir kaç işçi gözüde var;


Süzümden sonra çerçeveler zarar görmemiş. Özellikle yeni petekler bir seferde hızlı döndürülünce hapı yutuyor.

Yaptığım işi beğeniyorum:) Aferin bana; bir zamanlar çok petek kırmıştımda hehehe!

Bazı petekler çok engebeli; kesilmesi lazım ama taraklıyoruz işte!

İşçiler çıkmaya çalışıyorlar. Gözden fırlamayacaklarına kanaat getirdikten sonra makinada acayip bir turluyorlar:)

İşte hayattalar; bişey olmamış! Tabii ki (n.ş.a) böyle bir uygulamamız yok! Nşa? Normal şartlar altında demek:)

Balı sık süzgüden geçirip ;

Dinlendirmeye alıyoruz.

Akşam üstü süzülen petekleri zayıf kovanlara veriyorum. Bu kovanın kuluçkalığı;

Çuvalı üstünde besleme kutusu için bir delik var;

Petekleri; ballıkla beraber kovana veriyorum. (Selahattin bey; geçen gün bu uygulamayı çok güzel anlatmıştı :)

Delikten yukarı çıkmaya başlıyorlar;

Kapı önünde birden hareketlenme başlıyor! Eee bal bu! Heyecanlanmıycak gibi değil!
Asım abi; bizim "bahtıkaranın anası döllenmeye çıkmamış olabilir" diyor! da; ben onu hep yumurtlarken görüyorum. Yumurtlamaya başladıysa daha o bir yere gitmez artık değilmi :)

Bu gün ne yaptım biliyormusunuz? O kovana içinde birkaç yumurta olan geri kalanıda kapalı yavru olan bir çerçeve hediye ettim. Ana gözü yapacaklar gibi bir his var içimde! Eğer ki öyle olursa 4. ana denemesiyle resmen rekora koşuyorum:)

13 yorum:

mcsumer dedi ki...

Demet Hanım,

Bu sefer gerçekten de
parmaklar buruş buruş.

Su zehirlenmesine uğramamak için bol bol
karpuz yiyebilirdiniz.
Şöyle büyük bir bardak ayrana ne dersiniz? (Nasıl olsa evdesiniz.)

Bilim Ve Teknik'teki o yazıyı okuduğum için sadece su önermiyorum artık.
Mineraller ve elektrolit dengesi de önemli.

Sizin "bahtıkara"nın anası gibi acemiliğime gelmiş. O da teorik olarak yumurtlamayı biliyor, uygulamada hataları var gibi geliyor bana.
İyi ki sizin gibi hamiyetperver ve sabırlı bir sahibi var.

Sağlık ve esenlikler dilerim, önce ikinize ve sonra tüm ailenize.

d.m.t dedi ki...

Tuzlu ayran;hımmm canım çekti:)
Güzel dilekleriniz için çok teşekkürler Cahit bey; sağolun varolun!

Demirsoy dedi ki...

Selam.
Ukalalık gibi olmasın da, sır tarağı yukarıdan aşağı değil aşağıdan yukarı vurulması gerekir diye biliyoruz.
Saygılar.

Unknown dedi ki...

Demet hanım hasatınız hayırlı ve bereketli olsun,selamlar.

d.m.t dedi ki...

Ne demek "ukalalık" diye birşey yok!Sizin bildiğiniz mutlaka doğrudur!

Aşağıdanmıydı yukarıdanmıydı tam hatırlayamadım. Baktım bu şekilde kulaklar bana yakın olunca tutması daha kolay oldu;bende öyle yaptım. Bir tür doğaçlama diyebiliriz:) Siz bana bakmayın.Saygı bizden!

Mehmet bey; sizede selamlar. İnşallah dediğiniz gibi bereketli olur:)

erbabarici dedi ki...

merhaba
bereketli kazancı bol olsun.

d.m.t dedi ki...

Sağolun efendim:)

Hüseyin Basri ÇALIŞKAN dedi ki...

merhabalar
Demet hanım. Hasadınız hayırlı olsun . umarım emeğinizin karşılığını alırsınız.ben ana ızgarsı için küçük bir öneri yapmak isterim . kullanacağınız ana ızgarasının etrafına yarım cm yüksekliginde bir cm genişliğinde bir çıta dönerseniz ve ana ızgarasını kullanırlen cıtaüste gelecek şekilde koyarsanız erkek arıların ve ölen işçilerin sorun olmadığı bir ortam yaratmış olursunuz kovanınızda ..bazı durumlarda ballığada bir ucuş deliği açmak ise yarıyor. ucus deliğini bu cıta üzerindede bırakabilirsiniz. kendi deneyimim ballıkta ucus deliği olan kovanların ogula çok nadir gittiği yönünde hem etkin bir havalandırma sağlanmış hemde nektar taşıyan arıların yolu kısaltılmış olduğu gibi kovan içinde ölen ana ızgarasına takılarak arı geçişini engelleyen erkek arılar içide iyi bir yol oluyor

Adsız dedi ki...

herşey plastik?

Mustafa Hilmi ÖZKAL dedi ki...

Selamlar kardeş bende ilk defa senin yazıda bahsettigin gibi ALINTERİ ÇALIŞMA BAŞARI hayatta ilk bugün bende bal süzdüm dün süzme makinasını Eskişehirden aldım ikindi vakti olan petekleri aldım gece evde süzüm yaptım cümle kardeşleriminki bereketli olsun yatsı yakında komşularıma 1 pet pardak dagıtım yarında yakın akrabalara ha 1 pet bardak 250 gr.süzme bal almakta hani büyükler derleşmiş 1/3 dostlar akrabalar 1/3 kurdun kuşun 1/3 de hane halkının derlermiş bende ilk defa oldugu için bu kuralı uygulamaktı amacım şükür gerçekleştiriyorum Konya Ş.URFA yarım hacı oldunuz var sayalım inşallah hac vazifeside nasip olur URFA dan hoş geldiniz selamlar

d.m.t dedi ki...

Sondan başa doğru gideyim;
Mustafa bey; balınız hayırlı uğurlu olsun. İlk heyecan böyle oluyor; sizinki gibi :)
Kurdun kuşun payını zaten vermekteyiz! Sağ olsun kırlangıçlar; arı kuşları eşekarıları örümcekler bize yardımcı olmakta :) Herkes nasibini yer; hiç problem değil!!!
Arılardan elde edilen bala zekat düşmüyor deseler de ben yinede “zekat” faktörünü atlamamaya çalışırım!

Urfa dan geldik; orasıyla ilgili bir yazı yazacağım vakit bulursak! Yarı hacı olmak bana uymaz! İnşallah gerçek hacı olmak isterim yaşlanmadan:)

Her şey plastik? Doğru. İki ihtimal var ya metal ya plastik!
En sağlıklısı cam ve toprak. Balın bir kısmını cam kavanoza koyabiliriz ya fazlasını? İster istemez ya tenekeye yada plastik bidonlara koyacağız!!!
Camdan kova veya topraktan küp olsa çok işimize yarar. Ama çok ağır olur. Belki aransa çözüm bulunabilir ama neyse…

Hüseyin bey; emeğin karşılığı her zaman için alınır! Bugün alamazsak yarın alırız! Moralimizi bozmayalım.
Ana ızgarası deneyeceğim inşallah! En kötü ihtimal oğul verdiririz:) Bu yıl geçti; de kışa şu ızgarayı alıp hazırlayalım bakalım!
Katta erkeklerin çıkması için giriş deliği iyi fikir!!!
Bu arada sizin ballar nerede göremiyorum?

Hüseyin Basri ÇALIŞKAN dedi ki...

selamlar.. ben arıcılık meslek yüksek okulunda okuyorum ve istek üzerine okulda staj yapıyorum yaz döneminde. kendi kovanlarım çok değildi zaten onlarıda bir abime bırakıp geldim gidince alacağım işallah.. okulda biz balları sağalı 2.ci haftayı geçiyoruz..şimdi arıcıklarımıza yeni analar verip çam balı akımına hazırlama çalışmalarını gerçekleştiriyoruz.. bloğda yazmak paylaşmak istediğim çok şey var ama malesef sağımda ne fotograf çekebildim ne de bloğa uygun yazı yazacak vaktim oldu..bir iki ballı çıta fotosu var elimde ama yetemez diye düşünüyorum okul bitince kendi hasatlarımı adım adım anlatırım işallah ..

d.m.t dedi ki...

Hadi bakalım öyle olsun:)