14 Eylül 2009

Üzümü ye; Bağını sorma!

Yağmur çamur birde serinleyen hava, üstelik annemin 10 küsur gündür evde olmayışı, bizi evde iş yapmaya zorladı!
Özellikle; “yemek yapmak” hiç ilgi alanımda değil ama ne yaparsın? İş başa düşünce pekala yapılıyor:)

Bunun yanında ertelediğim bazı işleri yapma fırsatı buldum.

Balları hasat ettiğim zaman sırları bir güzel süzdürüp kırıntıları kovada toplamıştım. Bugün yarın eritirim diyordum.
Gün bugün; deyip kapağı açtım. Baktım ki içinde güve larvaları mesken tutmuş!

Bunlar öyle minicik güvede değil! Bildiğin “büyük petek güvesi” olacaklar.

Ahh ah! Bir zamanlar güve larvası üretip ihraç edecektik. Oldukçada heveslenmiştim. Ama ortaklar beni yarı yolda bıraktı. Bende gördüğünüz gibi potansiyel vardı ama:)

Daha önceleri; güveler hep dışarıdan uçarak gelip peteklere yumurtluyor ondan petekler güveleniyor sanırdım. Hatta poşete koyduğum petekler nasıl güvelendi diye çok şaşırmıştım. Zamanla gerçekleri öğrendik! Güve yumurtaları petekte her an bulunuyor. Hatta peteği geç ; sırlarda bile bulunuyor işte!

Bu şekilde larvaları sıcak suya atamayacağım için; bir çalışma yaparak bütün gördüğüm güveleri tek tek topladım! Biraz zaman aldı ama olsun; Ramazan günü günaha girmenin hiç alemi yok!

Yine kontroller de sağa sola atmayıp topladığım dalaklar ve biraz eski petek vardı.

Ocağı yakıp eski bir tencerede 2 posta erittim. Karıştırmak için de bir dal parçası kullandım!
Yoksa mumu kaşıktan kaptan temizlemek gerçekten çok zor oluyor:)

En son suda eriyen karışımı süzüp; kalıpladım.
Kaşar tekerleklerine benzedi:) Sırların olduğu posta daha sarı, eski peteklerin olduğu ise kahverengi!

Petekleri birkaç senedir eritip eritip; böyle kenara koyuyorum; bakalım sonuçta bize geri dönecek mi?

Havalar güzleyince karşılaşmamız gereken manzara! Ani soğuktan üzümler pat diye patlamış.

Patlaması bir şey değil yakında yaralı yerlerden çürümeye başlar.

Bu üzümleri babamla birlikte ektik! Budama ve bakımlarını ise ben yapıyorum.

6 tanesi bu şekilde üzüm veriyor. 2 tanede keçi memesi var ama onlar üzümünden ziyade yaprak olarak değerlendiriliyor( keçi memesinin yaprağı ince ve bütün oluyor, dilimli değil!)

Asmaların yaprakları sıcaktan iyice haşlanmıştı ki yağmurlar yetişti.

Üzüm verimi fena sayılmaz, elime sağlık!

Ama üzümler bozulmadan bir şeyler yapmam lazım! Fırından odun külü alayımda ben ne yapacağımı biliyorum:)

Bir teselli; arıların patlayan yerlerden akan; tatlı suları içmeleri. Afiyet olsun! Biz oruçluyuz ama siz içebilirsiniz:)

Bahçedeki yağmur birikintisine düşmüş bir sinek “Eristalis tenax”

Erkek arılara benziyor! Sudan çıkardığımda bacakları titriyordu, ama öldü!

Odun külünü ne yapacak diye merak ettiyseniz; üzümlerden pekmez yapacağım.
Böyle yüksek ateşte; bol hmf’li!
İlk kez yapacağım umarım başarılı olurum:)

3 yorum:

mcsumer dedi ki...

Demet Hanım,
Önce sivrisinekler, sonra eşek arıları, varroalar, arada kaynadığı için sözünü bile etmediğiniz arı bitleri, şimdi de daha tüyü bitmemiş kurtcuklar...
Allah affetsin.

Sofra tuzu gibi HMF de insanların damak zevkine uygunmuş, yiyeceklere lezzet katıyormuş, doğru mu?

Kolay gelsin, afiyet olsun!

MURAT AKIN - ARICI dedi ki...

Demet Hanım:

Üzümler kurağa alışmışlar yağmuru yiyince içi genişleyince dışındaki kabuk ona ayak uyduramaz ve çatlar.

Bal arılarından çok sarıca arılar suyunu emerler.

Pekmeze kül veya pekmez toprağı koymanıza gerek yok konulmadan da oluyor.

azıcık oruç!!!!!

d.m.t dedi ki...

“Allah affetsin!” Böyle duaya “amin” denir:)

Hmf yiyeceklerin lezzetini arttırmıyor da; lezzet arttıkça hmf artıyor desek; sanırım daha doğru olur! (yüksek sıcakta pişirilen ve kızartılan besinlerde)

Pekmez toprağı koymadan; üzüm suyu pekmeze dönmez diye biliyorum; belki dönerde çok kaynatmak gerekir; ne bileyim:)
Ama siz “ben yaptım oluyor” diyorsanız; mutlak olmuştur!
Aş pişirenin ,iş kotaranındır derler ya; sonuç başarılıysa sorun yok:)