29 Eylül 2009

Potpori

Bayramın arefe günü “pekmez deneme” günümdü!

Üzümleri topla, ayıkla, 2-3 kere yıka, sık, süz, her taraf yapış yapış üzüm suyu oldu:)

Bu ise meşhur külümüz:) Birkaç kaşık kullanacağım ama neme lazım!

En zor kısmı ise ocak başında geçti. Taşacak diye başından ayrılmıyor , köpükleri falan alıyorum.
Bir tur kaynayınca içine külü atıyor ve yeniden kaynatmaya başlıyorsunuz. Kaynat kaynat kaynat. Sonra ince tülbentle şıradaki külleri süz! Tekrar ateşe koy!( tencerenin küçük gözüktüğüne bakmayın kocaman bir tencere bu!)

Ertesi gün bayram, saat gecenin 1’i. Ben hala pekmez kaynatıyorum en sonunda canım sıkıldı. Yeter dedim bu kadar koyulduğu, kapattım ocağı, yattım:)
Sabah ilk iş tencere başına koştum. Pekmezin kıvamı süper olmuş, tadı ise bir harika!

Tencereden nereye boşaltayım diye düşünürken, dolapta bu cam kapları gördüm.
Ablam bize almıştı “mudo concept’miş” peh:) Biz bunları kimyada beher olarak kullanıyorduk:)hehehe! Neyse bir işe yaramış oldu!!!
Pekmezde içinde güzel durdu.
Sonuç olarak 6,5- 7 kilo üzüm suyundan şu beherde görmüş olduğunuz 750 gram pekmez çıktı.

Evde tüp ateşinde pekmez yapmak tam bir işkence, hiç tavsiye etmem!
Diğer üzümlerde bayramdan sonra posta posta toplandı ama bahçede ve odun ateşinde pekmez haline getirildi!

Ramazan boyunca arıları içten kontrol etmemiştim. Geçenlerde açtım, çoğunluk çerçeveler kapalı yavru! Bal kemeri fena sayılmaz; daraltma belki gerekebilir!

Bir kovanda ise işin birazcık suyunu çıkarmışım. Kovanı açınca sol tarafta 4 çerçeve kadar ful ballı çıta vardı.
Aslında ben balları alırken alt kata(kuluçkalığa) bakıp bir en sağda bir en solda birer tam ballı çıta bırakmaya özen gösteriyorum. Bu kovandada öyle yapmıştım; ama bu arılar biraz fazla çalışmış balları sırlamış ve geri çekilmişler.
Ne polen koyacak ne yavrulayacak yer kalmamış. Bir ballı çerçeveyi çekip başka kovana verdim ve yerine kabarmış bir petek koydum. Bakalım üstünde işlem yapacaklarmı? Olmadı sıkıştırırken çerçeveyi geri alırız!

Son kontrolden elimde olan tek arılı fotoğraf bu. İş yaparken fotoğraf çekmek angarya geliyor nedense:) Biran önce işi bitirip arıları kapatmak istiyorsun! (hımm bu arada kovanlara bir tur daha formik jel sıktım)

Bir kovanın kapak altında karıncalar gördüm. Köpükleri kaldırınca karıncaların yumurtaları meydana çıktı. Bende onları bir güzel kenara silktim. Karınca dediğin toprakta olacak kovanda ne işi var:)değil mi? Merak etmeyin yumurtalar zarar görmedi, tez elden taşıdılar:)

Bu da bir kovan üstü, besleme kabının altı. Burada mum kırıntıları kalmış! Arılar müdahale edemiş ama güve larvaları faaliyete geçmiş bile!!!

Kabarmış peteklerimde güve zararı şükür yok! Benim yöntemim çerçeveleri -18 derecede dondurmak ve sonra kasalara yorgan poşetlerinin içine koymak. Geçen yılda aynısını yaptığım için bahara kadar gözüm arkada kalmaz.

Bunlar meyve güvesi olabilir emin değilim!

Çiçekler sıcaktan kavrulmuştu ama sonrasında yağmur yetişti ve bahçe yeniden yeşerdi. Yumrusunu marketten aldığım yıldız çiçeği!

Baharda kipa'dan aldığım bir çiçek! Küçük bir saksıdaydı! Ben onu yere ektim. Çiçek büyüdü büyüdü kocaman oldu! Boyu bir metre kadar var! İsmi belirsiz;

Ama çok zarif çiçekleri var!

Yine burada turuncu begonvil! Ve kocaman bir papatyam var!

Bunlar mevsimlik telgraf çiçeği! Yada ben öyle diyorum. Baharda kendiliğinden çıkıyor ve bu mevsimde çiçekleniyor.

Çiçekleri yakından böyle gözüküyor!

Kadın düğmesi!Bu yıl takas yoluyla elime geçen çiçeklerden biri! Kesinlikle çit boyuna ekilmesi gerek yoksa bütün alçak boylu çiçekleri basıyor:)

Yahanda!(siz kudret narı diyebilirsiniz) Onlarda patlamaya başlamış!

İçide böyle birşey. Tohumları alıp , geri kalan yerini doğruyor, kavanoza koyuyoruz. Üzerinede örtünceye kadar zeytinyağı doldurup , buzdolabına!

Kadın düğmesinde güzel bir kelebek! Bir kelebek değil aslında bunlar bir çift kelebek!

Birbirlerine kur yapıyorlar!

Yapraklarını çok sevdiğim bir sarmaşık türü, mevsimlik!Erik ağacını neredeyse örtmüş!

Tohumunu marketten almıştım!

Çiçekleride bu şekil!

Cape ektiğim yerde kaldı. Hala çiçek açmaya çalışıyor.

Bu ise bir su kabağı! Onuda bir ağaca dolandırmıştım! Tuhaf olan üzerinde sadece bir kabak var:) Geçen gün yeğenlerimden biri bunu görmüş! "Demet teyze koşşşş!" "Ağaçta kocaman bir armut var" diyorlar:)
Çocuklar benim ilginç şeylere merakım olduğunu biliyorlar ya; öncelikle ve hemen bana haber veriyorlar:)
Onun armut değilde kabak olduğunu anlattık tabiki!!! Hepsi kabağı çok merak etti:)
Kabak hele bir kurusun; törenle ağaçtan indirip uygun bir yere koyacağız artık:)

12 yorum:

mcsumer dedi ki...

Demet Hanım, Merhaba!

"Ne polen koyacak ne yavrulayacak yer kalmış." deseydiniz daha doğru olmaz mıydı? Aslında, her iki şekilde de yanlış anlaşılma riski var.
Bloglar için pek sakıncası yok da...
Bilmem anlatabildim mi? :)

Merak ettiğim bir şey daha: Kovan içi yemlikleri hiç ciddi ciddi denediniz mi? Çerçeve ya da yarım çerçeve gibi kovan içine konan plastik yemlikleri? Rüzgarlı ve serin havalarda sakıncalar doğurabilse de bana (bize) en kullanışlısı bunlarmış gibi geliyor.

Kışa hazırlanmış(!,?) arıların ilginç nesi olacak ki zevkle bol bol fotoğraflarını çekesiniz. Bugünlerde angarya gibi hissetmeniz normal. Hem kendilerini de olur olmaz nedenlerle rahatsız etmeyelim artık...

İlk denemede bu kalite pekmez yapana "afiyet olsun" denir; seneye daha da iyisini yapmanız dileğiyle esenlikler dilerim.

d.m.t dedi ki...

Yazdıklarımı düzeltmek için editör mü tutsam? Ne yapsam hımm?

Bizim arılar boş çerçeveyi görünce “gel buraya yumurtla!” demek istediğimi anlamışlardır herhalde:)

Kovan içi yemlikleri şaka yollu denemedim; ki ciddi ciddi deneyeyim! Sadece malzeme satan yerlerde birde bloglar da görüyorum işte!

Siz içten beslemeyi mi; üstten beslemeyi mi tercih ediyorsunuz tam anlamadım?
Ancak içten beslemeyi tercih edenlerin kovanlarında büyük ihtimal örtü bezi vardır. Benimkilerde kontroplak var. Kontroplak kovana yapışıyor ve her açışta çatur çutur ses çıkarıp arıya rahatsızlık veriyor. Ayrıca kontroplak tek parça olduğu için düşünün ki “kovanın içine şerbet koyacaksınız” bütün çerçevelerin üstünü bir kerede açmış oluyorsunuz(kovan bir güzel havalanıyor)

Ama örtü bezinde şerbetliğin üstünü azıcık sıyırsanız sizin işiniz görülür! değil mi?
İşte; benim kovan üstünde “kontroplak” olduğundan dolayı üstten besleme kutularını tercih ediyorum. Arı rahatsız olmuyor ; bana da kolay geliyor!

Üstten beslemenin serin havalarda; yada zayıf kovanlarda dezavantajları olabilir mi? Oluyordur mutlaka!!!

Değil “kışa hazırlanan arılar”; hayvanlar her an ilginç bir görüntü verebilir bize! Ama eldivenler yapış yapış propolis; hava soğuk; arılar yağmacılığa müsait olunca çerçeveyi kenara koyup fotoğraf çekmek… istiyorum ama olmuyor işte:)

Hehehe! Arıları olur olmaz nedenlerle rahatsız edecek en son kişi benim galiba! Arıları kontrol etme sıklığıma bakarsanız görürsünüz!!!

Canınız çekmesin pekmez gerçekten güzel olmuş! (Ben ki tatlıyı sevmem:)
İyi dilekler için çok teşekkürler; selamlar!

mcsumer dedi ki...

Demet Hanım,
Biz örtü bezi ve yarım çerçeve şeklindeki kovan içi plastik yemlik kullanıyoruz. Daha önceleri 1cm kalınlığındaki üç ya da dört tahtanın yanyana dizilmesiyle oluşan örtü tahtası kullanıyorduk. Zaman içinde tahtalar azaldı falan...
Zayıf kolonilerin bitmek tükenmek bilmeyen sorunları konu dışı kalsın.

Şu andaki sorunum kovanların havalandırılması. Klasik standart kovanlardaki havalandırma sistemi size de yetersiz gibi görünmüyor mu? Kışın nemli ve kirli hava, yazın yüksek sıcaklık... Üsten, kapaktan havalandırmayı artıralım desek arılar hava akımından (cereyandan) rahatsız olurlar. Üsten havalandırmayı tamamen önleyip alttan ya da kovan ön yüzünden havalandırma yapmalı diye düşünüyorum. Bu durumda yemliklerin de yeniden düşünülmesi gerekebilir.
Nerdeyse her müdahele yeni müdahelelerin sebebi oluyor.

"Çok bilen çok yanılır" sözü arılar için değil, galiba benim gibi arıcılar için söylenmiş.

Her İşiniz Kolay Gelsin! Esenlikler Dilerim.

muratakın dedi ki...

Demet Hanım:

Pekmezi halletmişsiniz 10 üzerinden 9 yetermi?
Sunumdan bir not kırdım!!!

Karınca konusuna dikkat ediniz savaşmak gerekir.
Kovan aynı yere konulunca yeniden kovana girerler.
Yıldız çiçeğinin rengi güzelmiş.

Birde o kadar büyük armut olsaydı altından geçerken başımıza düşeydi vay halimize.

d.m.t dedi ki...

Cahit bey; siz bir dakika bekleyin; ben bir çay koyup geleyim! Şu memleketin kovanların havalandırması ne olacak ondan sonra tartışalım:)
...
...
...
Bana göre ne yaz ne kış üstten havalandırma olmuyor! Yazın üst delikleri(örtü tahtasındakileri) propolisle kapıyorlar(demek ki kovan içinde rahatsızlık veren hava akımı oluşuyor.
Kışın ise: Bir kış besleme kutularını kovanların üstünde bıraktım. Amaç kovan içindeki nemin kapaktan çıkmasını sağlamak! İşe yaramadı kovanlar yine nem içinde kalmıştı! Geçen yıl(kış) besleme kutularını kovan üstünden aldım ve kapakları iyi izole ettim. Baharda kovanlarda çok daha az nem vardı!
Ayrıca ben kışın kovan giriş deliklerini mümkün olduğunca geniş bırakıyorum; polenli kovanlarında polenlikleri; yani alt taraftan havalandırma açık. Sadece çekmecelere gazete kağıdını dolgu yapıyorum! Şükür şimdiye kadar bir sorun olmadı :)

Yanlış yapmadan doğru yapılmıyor; kendinize haksızlık etmeyin! Yeter ki sürekli yanlış yapmayın:)

Yuppii! Yani şimdi ben sınavdan geçtim mi? Sağolasınız hocam! Bütünlemeye kalacağım diye çok korkuyordum:)

ALİ ŞEKERLİ dedi ki...

Demet Hanım Merhaba !

Yapmış olduğunuz o pekmeze HMF testi yaptırmadan kaşık sallayacağınızı sakın söylemeyin:)

''ŞEKERLİ''a.ş. evde yapılan ürünlere ücretsiz HMF testi yapmaktadır zatıalinize önemle duyurulur!

Saygılar efendim..

d.m.t dedi ki...

Hadi canım ciddi misiniz?
Hem de ücretsiz! :)
Degustatorlar dünyanın parasını alıyor be!!!
Sizin bu işten kazancınız ne olabilir? Ne olabilir?

Test için ne kadar pekmez göndermemiz gerekiyor acaba?
Sakın ha!!! Aklından bile geçirme; zaten pekmezim azıcık kalmış!!!:)

mcsumer dedi ki...

Demet Hanım, Tekrar Merhaba !
Pekmezin miktarını az gördüğümden midir, sonradan yapılacak pekmezleri düşündüğümden midir nedir, yine bir hata yapmışım; sabahları, aç karna bir tatlı kaşığı yenecek, ev halkıyla haftada bir gün, konuklarla ayda yılda bir paylaşılacak demeyi unutmuşum.
Bu vesileyle Ali Bey'e de selamlar.
Tekrar “afiyet olsun” diyorum.
Umarım seneye daha bol yaparsınız. :)

d.m.t dedi ki...

Annanemin bir sözü varmış: “Evladım; içinize düşerken yiyin; üstünüze yakışırken giyin” dermiş!

Sağlık olsun; biterse bitsin:) ağız tadıyla; birlikte yensin!Gerisi hikaye!

muratakın dedi ki...

Kabakların şekli de değişmiş

Gülüşan ŞENGÜL dedi ki...

bende arıcıyım.sizin gibi bendede çiçek sevgisi dorukta.hele sizdeki o kadın düğmesi çok hoş gözüküyor.canlı görmeyi çok isterdim.başarılar

d.m.t dedi ki...

Madem ki arıcısınız; adresinizi verin;bir ara size mektupla tohumlarını yollarım!Hatta istediğiniz başkaca tohum varsa onuda göndermeye çalışırım. Tamam mı?