04 Ağustos 2009

Katları aldım! Oh be!

Cuma günü; katlarda kalan balları almaya karar vermiştim!
Bazı kovanlarda varroa gördüm ki; ilaçlama yapmak için balları alıp; arıları daraltmam gerekiyor!

Bu yıl ballıklarda yavrulu çerçeve çok!
Bende öncelikle ballıkları gözden geçiriyorum. Aşağıya indirmem gereken yavrulu çerçeveleri belirliyorum. Ayrıca; (aşağıda duvar çerçevesi yeterli değilse) duvar olarak koyabileceğim çerçeveleri de tespit edip; kuluçkalığı açıyorum. (Bu arada katlı kovanlarda ananın nerede olduğunu kesin bulmam gerek; yoksa silkme sırasında zarar görebilir!)

Kuluçkalığı kontrol ettikten sonra; ballıktaki yavruluları aşağı indirip, katta kalan çerçeveleri başlıyorum silkmeye!
(Kuluçkalıktan ballı çerçeve asla almıyorum; katlardakiler bana yeter! Geri kalanı onların:)

Arıyı kuluçkalığa sıkıştırmak bence en zor işlerden biri!!!
Bloglarda görüyoruz ya; çerçevedeki arıları silkerek ve çerçeveyi yandan elle patpatlayarak düşürmeye çalışıyorlar.
Ben ballı çerçeveleri fırçayla temizliyorum normalde! Ama bu sefer "Hadi bende öyle yapayım" dedim. Ancak ballı çerçeveleri kulaklarından tutup silkmek neredeyse imkansız! Boş çerçeve olsa tamamda; ağır çerçeve olmuyor.

O zaman ballı çerçeveleri yandan patpatlarım ;yani yumruklarım:)
Bir çerçeve iki çerçeve üç çerçeve...! İşin sıcaklığınla birşey anlamıyorsunuz! Akşama baktım ki elimin yan kısmı çerçeveye vurmaktan çürümüş!!!
Demekki neymiş: Çerçeveye elle vurmıycakmışız!!! Elimiz bize lazım:)

Kovanları açınca arada sürprizle de karşılaşmıyor değiliz! Geçen hafta ballı çerçevelerin bir kısmını almıştım ya; boş kalan yere hemen dalak sallanmış.

Peteği kopardım mecburen; oysa ana üzerindeymiş. Fotoğrafa girdiğini sonradan gördüm!

Tabii ben petekteki yumurtaları görünce ananın oralarda olduğunu tahmin ettim de anayı elime alıp durumu kurtardık! Yoksa anayı tost edebilirdim!

Kopardığım dalaktaki yumurtalar!

Ballıktaki çerçeveleri kuluçkalığa silkeliyoruz; katın duvarında kalan arılarıda kovanın önüne vurarak katı kenara alıyoruz!

Kuluçkalıklarda polen stoğu!

Başka bir kovanda karşılaştığımız sarı kızlardan biri!

Bu bahtıkaranın kardeşi olan koloni! Anaları ölünce kovanı; memelerle birlikte üçe bölmüştüm. Biri bahtıkara; biri bu! Şu an 9 çerçeveye varmış vaziyette. Bal kemerleride yerinde!

Birde bahtıkaraya bakın! Gerçi oda yerinde!!! Olduğu yerde sayıyor:) Ananın yokluğu bir kovan için ne demek; çok iyi anlaşılıyor.

Besleme kabı ve strafor arıların hep üzerinde duruyor! Böylece zamanı gelince besleme kutuları nerede? diye aramamıza gerek yok!

Bol petek işlemiş bu yılın oğullardan biri!

Çerçeve alarak daralttım!

Geçen hafta süzülüp; geri verilen petekler yalanmış!

Yine bu yılın oğullarından biri!
Kaynana dili!(opuntia) Diller ve tomurcuklar!
Ben bunu nereden almıştım diye düşünüyorum? Buldum! Lisenin bahçesine çöp olarak atmışlardı. Hani baharda çiçekleri ve ağaçları budarlar ya; çöplerini, kuru dallarını atarlar işte öyle!
O zaman sadece bir dildi! Sonra çoğaldı çoğaldı!
Adına neden kaynana dili denmiş acaba? diye merak etmeye gerek yok!
Dikenleri hiçbir kaktüse benzemez; elinizi bir sürdünüz mü; dokunduğunuza bin pişman olursunuz! Çom halinde dikenler ellerinize saplanır! Çıkarmaya çalışırsınız; nafile!
Küçük sarı dikenler kırılıp elinizde kalır.
Annem sırf bu yüzden bir kış vakti saksıyı tutup dışarı attı. (donsun diye!!!)
Dilleri büzüştü sarardı;ama donmadı(- 15 dereceyi bile atlattı) Yaza harika çiçekler açtı! Bende onu saksıdan çıkarıp yere ektim. Kaç senedir yerde kışlıyor! Şu an iki metrekare kadar bir yere yayıldı!
İşte şimdi çiçeklenme zamanı; çiçeklerinde diken yok ve oldukça büyük çiçekleri var!
Çiçeklerin ömrü bir gün!




Deneme amaçlı ektiğim aspirler çiçek açtı! Ablam bunun kırmızı yapraklarını çorbaya koyacakmış( yalancı safran olarak:)

Üzerine bal arısı geldiğini görmedim şimdiye!

Bu da ayçiçek tarlalarında olan "mandalak" adında bir yabani ot! Arılar akşam üstü ve sabah çiçeklerinden polen alıyor.
Evet; katlar ve ballar alındı! Üzerimden bir yük kalktı sanki:)
Varroa mücadelesine başlandı ;polen çekmecelerindeki döküntüleri toplayıp sayım yapıyorum. Bakalım sonuçlar ne gösterecek?

3 yorum:

mcsumer dedi ki...

Demet Hanım,
Gözünüz aydın !
Darısı , hayır, daha iyisi gelecek yıla...
Bizim “ohh be!” dememize, enaz üç- dört hafta var.
İklim farkından dolayı değil; birincil amacımızın "petekli bal hasadı" olmasından dolayı...

Bahtıkara'nın anası döllü yumurta yumurtlamayı beceremiyor mu hala?
“Artık, tıkır tıkır yumurtluyor” derseniz, Bahtıkara'nın derdine düşmüş olan herkesi sevindirmiş olursunuz. (Eminim bunu da biliyorsunuz, o yabani otun tatula olduğunu da.)

Nice nice bereketli hasatlar...

d.m.t dedi ki...

Petekli bal? Müşterileriniz hazır demek ki çok güzel!

Ben; kendim için bile petekli bal bırakmıyorum; mumları hoşuma gitmiyor:) Balımı süzüp tenekeye atıyorum; işlem tamam!

Bahtıkara'nın ifadesini alıcam yakında:) Bakalım tavuk gibi yumurtluyor mu?

Tatula; datura,kokar ot! Mandalak buradaki yöresel ismi:)

Cahit bey; ilginiz için çok teşekkürler! Kendinize iyi bakın:)

muratakın dedi ki...

Demet Hanım:

Bu yıl değişik bir durum var gördüğünüz gibi üst katta yavru çok bu önceki yıllarda olağan dı ama bu yıl alt katlarda yavru olması gerekirken bal çok, ana arıya yumurta için yer açmalısın bir veya iki çerçeve alıp yerine düzgün petek gözlü kararmış çerçeve koymalısın.

Bitkiye gelince aspir yağ için ekilir dikenli olduğu için tohumlarını kuşlar yiyemez, çiçek rengi sarıdır.
sizin ektiğiniz aspur veya türk safranı denilen bitki, Trakya'daki adıyla zerde otu çiçek rengi portakal rengi.
Düğünlerde verilen sarı renkli ZERDE: muhallebiye benzer bir tatlıyı yaparken boyar madde olarak kullanılıyor.