29 Nisan 2014

Meyve sineği olsaydım

Esselamü aleyküm. Güzel bir bahar burnumuzun dibinden geçip gidiyor. Benim görmeye fırsatım olmadı açıkçası.... ama sinekler böcekler.... çok şükür onlar görüyor benim yerime.

Muscarin üzüm sümbülü. Hiç nazı olmayan yaban otu niyetine kendi kendine yetişebilen arıların polenine bayıldığı bir soğanlı bitki.

Hindibalar bahçenin bir numaralı yaban otu. İki çeşidi var. Küçük olanı ve büyük olanı. Bu büyük olanı. Yeşillik gibi yiyorlarmış hindibayı nasıl oluyor bilemedim. Hatta ablam geçen gün migrosta "salatalık hindiba" diye tabağın içinde satılıyor demişti.

Hindibaların bahçede dokunulmazlığı var. Çoğalmalarına kesinlikle engel olmuyorum. Çünkü şubat dedimi açmaya başlıyorlar ve erken baharda etrafta birşey yokken balarıları için polen kaynağı oluyorlar. Tohumlarını döktükten sonra kesiyorum gidiyor.

Ben bunu kaliforniya gelinciği olarak aldım. Pakette öyle yazıyordu. Bir kere ektim yıllardır kendi kendine batıp çıkıyor. Bu da kış sonu açmaya başlıyor.

Poleni çok güzel çiçeği de çok güzel gönülsüz. Akşam olunca kapıyor güneşi görünce açıyor.

İçinde yuvarlanan bal arısı. Sarı polenler bacağında.

Bu da başka bir bal arısı. Çiçeğe yuvalanan örümcek kafasından yakalamış onu. Doğal denge
böyle birşey.

Bu sinekleri dut ağacının üstünde gördüm. Ezan vakti. Kara sinek veya kurt sineği değiller.

Sanırım bir tür seremoni yapıyorlar eş tutmak için. Ağacın her tarafında vardı ben bu kadarını çekebildim.

Bu bir arı. Tanıyorum kendini yıllardır. Ama ismini bilmiyorum. (Bal arısının bir buçuk katı kadar) Tırtıl olup sert bir koza yapıyorlar. Kozayı elinizle zor yırtarsınız( resmini çekerim bir ara) Baharda kozadan bu arılar doğuyor. Çene yapısını gördünüz mü bilmem. Kıskaçlı bir ağzı var. Sert kıskaçlar. Ağaç yada odunda yaşayan bir tür arı olduğunu düşünüyorum. Kıskaçla odunu kemirip yumurtalarını atıyor olabilir.

Bu arıda içeri girmiş. Halının üstündeydi.

İlk kez görüyorum. Bacakları kıvrık kıvrık.tülü. Böceği andırıyor ama arı.

Bu böcekler bana göre baş belası. Gelinciklere ilk günden musallat oldular. Çiçeğin bütün taç yapraklarını parçalıyorlar. Sayıları çok fazla. Bu böcekleri meyve bahçelerinde özel olarak kullanıyorlarmış. Ağaçlarda çok bahar oluştuğunda meyveleri seyreltmesi için.Tomurcuk yiyen böcekler.
 
Bir taraftan çiftleşiyorlar. O da bişey değil... bal arıları polen alamadan çiçeği bir saatte paramparça ediyor. Allahtan ne deyim.

Bizim takım. Babamın tabiriyle "sevimli keratalar" sevimliler ama annemin hoşlanmadığını söylemiştim. Kapının eşiğine gelip yatmalarından sinir kapıyor. Kedileri de bilirsiniz kapıdan ayrılmaz. Bizde annemi kedilerden kedileri evden uzak tutmak için....

Evin ön tarafına şu yeşil çitlerden ( fence) alıp monte ettik. 24 metrekarelik sundurmaya. İstediğin zaman demonte edebilirsin vidayla tutturuyorsun.

Yükseklik 2 metre. 12 metre boy 600 lira tuttu. Montajı ve kapıyı biz yaptık. Yoksa onlarda ilave olacaktı.

Yeşil olmasından dolayı görüntüyü bölmeyeceğini düşündük.

Bence de güzel oldu. Sandalyeye oturunca kedi gelip kucağına atlamıyor. Ne şiş yansın ne kebap.

Maşallah havalar hep yağışlı gidiyor. Buğday tarlası bu. Şimdi başağa kalktılar o ayrı.

Öyle boylandı ki ardı ardına yağan yağmur otları yatırmış.

Arıların önleride öyle bir ot olmuş ki arılar kovana zor giriyorlar. Geçen gün oturup kestim. Bu zamana kadar nerdesin desen? Emin ol aklım nerde bedenim nerde bende bilmiyorum. Bu dünyada değil başka alemdeyim Allah akıl fikir versin bana.

Kovanlardan birinden hareket kesilmiş. Açtım baktım kovan boşalmış. Son olarak yağmalanmış sanırım.

İçinde arı ölüsü bile yok. Ama yağmalandığı anlaşılıyor. Kışa zayıf girmişti baharda besledim ama başkada hiçbirşey yapmadım açıkçası. Benim durumumda iyi değil. O yüzden akışına bıraktım hemen herşeyi.

Kovan boşalınca güveler faaliyete geçmiş polenli petekler başta olmak üzere.

Bilmeyen varsa işte güve.

Petekleri dondurdum.Oğul veren olursa kullanırım.

Derken iki gün önce birden arılar karıştı. Oğul geliyor anladık orasını. Giyindim kovanıda hazırladım. Arılar bir türlü konmadı. Bekle bekle...

En sonunda hepsi çıktıkları kovana geri döndü. Demek ki ana arı son anda çıkmaktan vazgeçti. Hani hep anlatırdınız arılar bazen çıktıkları kovana geri döner diye ben ilk kez şahit oldum. Dün hava yağmurlu bugün yağmurlu. Önümüzdeki günler oğul vermeyi tekrar deneyecekleri tahmin ediliyor.

Bu çiçek yeğenime emanet edilmiş. O da iyi bakamayacağını düşünmüş bana emanet etti. Söz verdim bakarım diye. Müslüman sözünü tutar. Tutmayacağı sözü vermez. Kurularını ayıkladım. Toprak değişecem. Elimden geleni yapacam velhasıl kelam.

Dün hava yağmurlu ama çiçek koruluk altında diye meyve sinekleri üstüne gelmiş. Beş altı tane birden. Şapur şupur nektar emiyorlar dilleriyle.

Bu sineklere bayılıyorum. Arı görünümünde incecik vücutları var.

Çok narinler.

Havada kanat çırparken ne kadar özgür ve tasasız duruyor. Keşke şu meyve sineği ben olaydım. O zaman beni avucunuzda ezip atabilirsiniz. İğnem yok ki son anda ölürken bile sokamam kimseyi. Masum gelmiş ve masum gitmiş olurum bu hayattan. Bütün haklarımda öte tarafa kalır.

Bu nerden mi çıktı? Ablam yapmıştı. Fotoğrafların arasında görünce yayınlayım bari dedim. Karnımda acıktı.

Ablamın öğretmen olarak ilk tayin yeri Giresun' du. Uzun yıllarda orda kaldı. Hamsili pilavıda ordan bilir. Bize geldikçe de yapar.

Kara lahana çorbasıda yapar. Ben pek itibar etmem ama yeğenlerim bayılıyor.

Güzel kızarmış bir hamsili pilav. Kendinizi kaptırmayın hamsinin mevsimi geçti. Başka bahara artık.

.......................................................................................
.......................................................................................
.......................................................................................
.......................................................................................
Yarın üç aylar giriyor. Cümlenize hayırlı olsun. Perşembe Regaip kandili. Sizden dua istiyorum.
Bu güne kadar karıncayı incitmişliğim bir kulun hakkını almışlığım yok. Fitne karıştırıcılık yapmaya çalışmadım. Kimsenin olanında gözüm olmadı. Allah sahibine bağışlasın dedim. Sekiz yıldır yatalak babama bakıyorum vazifem dedim geçtim. Bir günahım Rabbime karşı görevlerimi tam yapamayışımdır.

Ama son zamanlarda çok sıkıntı içindeyim herşey üstüme geliyor. İnandığım güvendiğim herşey yalanmış. Kendi kendimi aldatmışım gibi hissediyorum. Hayata küstüm desem...
Arıların bu yıl kapağını açmadım. İlaçlamadım bile düşünün.Kimin durumu ne onu bile bilmiyorum. Ben ki onları ihmal edicem!!!

Hayır duanızı bekliyorum. Bu aciz kulda medet bekliyor.Sağolasınız. Selamlar.

11 yorum:

Ağvalı Arıcılık (Erdal Talha Başaran) dedi ki...

aleyküm selam.
çiçekli böcekli çok güzel bir blog sayfası olmuş.
rabbim üç ayların hürmetine sıkıntılarınızı gidersin.aeolun

d.m.t dedi ki...

Amin.

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
daisy dedi ki...

ne sıkıntınız varsa bol bol dua etmenizi öneririm.
sıkıntıyı verende Allah giderende Allahtır.
Rabbim sıkıntılarınızı gidersin yardımcınız olsun.
bu arada belirtmek isterim ki yazdıklarınız paylaştıklarınız beni çok mutlu ediyor
çok güzel bir sayfa olmuş içim açıldı

d.m.t dedi ki...

Karanlık ve grinin ardından gelen baharın renkli örtüsü keşke tüm acı ve kaygılarımızı örtebilseydi. Ancak yeniden doğuşun, yeniden başlamanın ve yeniden mücadelenin bir simgesi ... Bize bir şeyler gösteren bizi harekete geçiren..

Franz Lampeitl'in Arıcılık adlı kitabını almış fakat ilk bölümde takılıp kalmıştım. Arının en ince ayrıntısına kadar bütün organlarını anlatan bu ilk kısım beni sıkmış, boğmuş ve yormuştur. Ben de kitabı bir köşede kendi haline terketmiştim. Aylar sonra kitabı tekrar elime aldım ve ilk bölümü atlayarak sonraki bölümlere bakmaya karar verdim. Biliyordum tekrar ilk bölümden başlasaydım yine sıkılıp bir köşeye atacaktım. Ve kitabı okuyamayacaktım.

"Arı Kolonisi" adlı ikinci bölümden itibaren kitap beni gerçekten çok etkiledi ve artık elimden bırakamaz oldum. Her fırsatta okudum. Satır araları bolca bilgi ile dolu olmasına rağmen sıkılmadan zevkle okudum. Gerçekten çok doyurucu bilgiler öğrendim ve bu kitabı arı konusunda uzman olanlar da dahil olmak üzere herkeze öneririm.

Eğer ilk konuya takılıp kalsaydım bu kitabı asla bitiremeyecek sonraki güzelliklerinden bihaber olacaktım. Hayatta vazgeçtiğim şeyleri gözönüne alacak olursam belki beni engelleyen bir kaç paragrafı atlayabilseydim onlardan vazgeçmez, tamamlayabilir ve sunabilecekleri güzellikleri görebilirdim.

Özgür Esen

d.m.t dedi ki...

Dua ediyorum. Kabul olmuyor desem günaha gireceğim.Vakti zamanı vardır belki.

İçinizin açılması iyi olmuş:) Güzellikler paylaştıkça azalmıyor ki! Sağolasınız.

Özgür bey; sınavda takıldığın yerleri atla kolay yerlerden başla.Zaman kalırsa atladığın sorulara geri dönersin. Yoksa sınavdan tamamiyle kalıcan diyorsunuz:)

Amenna!!! Aklın yolu bir. Aklımızı kullanabilirsek tabii:)

Adsız dedi ki...

Bizde marketten aldığımız gelincik tohumlarını bahçeye ekmiştik ama çıkmadı. Çok mu derine gömdük bilmiyorum. belki de seneye çıkar. Ömrümüz olursa görürüz. Sizinkiler de çok güzelmiş.

muratakın dedi ki...

Demet Hanım:

Bahar gelmiş ortalık yeşermiş, kışın yükünü atmışsınız.

Biraz takılayım, neşelensin dedim ama vaz geçtim.

Durumunuza üzülüyorum ama her gecenin ardından güneş doğar ve sabah olur.
Bu da sizin yazınızmış seve seve katlanıyorsunuz ki ileriki günlerde yaptıklarından pişman olacak bir durum olmayacaktır.

Arılar, çiçekler, böcekler ve diğer hayvanlar sizi hayata bağlıyor.
Biraz daha çok yorum yazınız sıkıntılarınız azalsın.

Allah sabır versin.


d.m.t dedi ki...

Üzgünüm ama toprağa ektiğiniz tohumların seneye çıkacağını hiç sanmıyorum. Bakın bir daha ki sefere şöyle yapın; paket tohumun tamamını ekmeyin. Yarısını, olmadı üçte birini pakette bırakın. Ektiğiniz tohum çıkmaz yada çürür kurt yer birşey olur. Elinizdeki tohumu yeniden ekersiniz. Ben devamlı öyle yaparım:)

Murat hocam sizlerin varlığı olmasa emin olun ben hayata tutunamazdım. İlkin Beyazkovan'a üye olmuştum. Sağolsunlar beni kabul ettiler içlerine. Beni adam yerine saydılar. sonrasında blog benim en zor zamanımda bana yaşam umudu verdi. Yüzünü görmediğim adını bilmediğim insanlar beni teselli etti.Allah razı olsun cümlesinden.

En son okuduğum bir yazıda derki "sabıra dayanacak gücünüz yoksa sabır istemeyin. Çünkü sabır etmek herkesin harcı değildir"
Allah sıkıntılarımızı hayırlısıyla çözsün.
Selamlar.

HB dedi ki...

Format zamanı.

Kurbağayı eline al ve başla yeniden...

Kirpiyi de.

Yaralı kuşu da.

İhtiyacı olan çok kişi ve canlı var size...

Hadi bakam hadi.

d.m.t dedi ki...

Kurbağa diyorsunuz...
Gerçekten!İlk oradan başlamıştım:)
Allah iyiliğinizi versin.