Neyse; o gün şöyle bir yağmur bulutu geldi pıtır pıtır geçti gitti!
Hocanın duası bu kadarına mı yetti acaba?
Bir yerde de yağmur duası yapmışlar sel olmuş. Burada da
hocanın duasının fazla geldiği düşünülebilir.
Tabii ki bunların hepsi hikaye! Allah dilediğini dilediği
zaman verir; verdiğinin hayırlısını versin bizim için önemli olan o.
Birkaç haftadır çok güzel yağış aldık. Ortalık neredeyse
amazonlara döndü. Buğdaylar çiçek açmış tane tutmaya başlamıştı çok iyi geldi;
ayçiçekler içinde durum süper olacak diye düşünüyorum.
En son gübre attığımızda geç çıkan tarlanın durumu böyleydi.
Bir ay önceki fotoğraflar. Şimdi gidip bakmak lazım.
Son yazımı yazdıktan sonra arılarıma “talipler” çıktı. “Gelip ayağınızdan alalım” diye.
Benim böyle bir ihtimal yemin ediyorum aklımın ucundan geçmezdi.
Sağolsunlar teklifleriyle beni o kadar mutlu ettiler ki
anlatamam!
Ama arı sayımın az olduğunu kendilerinin yol parasını
çıkaracak kadar arı temin edemeyeceğimi belirttim. Yani attıkları taş
ürküttükleri kurbağaya değmeyecekti.
Zaten İbrahim abiye bir sözüm vardı ki 6 tanesini ona
verdim; size bahsettiğim şekilde. Vaziyet öyle gerektirdi.
Ama şunu anladım ki elinde arın olsun yemenden arıcı gelir.
Nisan ayında katları vermiştim.Elimde kabarmış petek çok olunca bende kabarmış petek verdim.
Havalar o kadar sıcaktı ki ; ot yöntemiyle kovanları sıcaktan korumaya çalıştık:)
Katlı kovanlardan birinde oğul memesi görünce , bir şey yapmadım. Bu seferde kendi akarına bırakayım olmaz mı?
Hem eksilen arıları tamamlamam lazım. Yoksa sehpadaki boş
yerlerine bakıp bakıp depresyona giriyorum.
Salkım dala değil de ağacın gövdesine tutunmuştu. Bende salkımın etrafına bir bez dolayıp o şekilde kovanın içine silktim. ( bir parça oğul otunu da kovana atıyorum, hoşlarına gidiyor)
20 mayıs arı yeniden karışıyor. Ama konmak bilmiyor dönüyor
dönüyor. Hemen bir kovan ve ballı petek getirdim. Arının bir kısmı girdi bir
kısmı sehpanın bacaklarında, bir kısmı otların üstünde bir kısmı kovanın
ağzında küçük küçük salkımlar. Her bir salkımı avuçlarımla içeri taşıdım ki bu
sırada en az 6 tane ana arıyı ben bizzat gördüm. Arının neden konmak bilmediği
ortaya çıktı! O kadar çok ana arı var ki hangisine itaat etseler bilemiyorlar.
Elinde yedek kovanının olmamasının nasıl bir şey olduğunu bilir
misiniz? Sanmıyorum. Belki aptalca gelecek ama arıları vermenin en iyi tarafı
elinizde boş kovan kalması oluyor. 6
boş kovanım var ve arıların 6 oğula kadar hakkı var:)
Dur bakayım arılar yine mi karışıyor? Ben yeni yazmaya başlamışken olacak iş mi………?
Evet efendim; aynı
kovandan 3 oğulu az önce almış bulunmaktayım. Bu oğulda da 3 tane ana arı
görüyorum.
Ben büyük konuşuyorum galiba! 6 oğula kadar hakkı var dedim;
bu sayı 6 ya dayanacak gibi.
Yazmaya ara verip kovanı kontrol etsem iyi olacak galiba.
Bir sürü meme bozdum.
Pek çoğu cik cik peteklerin üstünde gezinmeye başladı. Nerden baksan 3-5 tane
ananın sesi kulağıma geliyor. Maşallah diyorum ne kovan! Hala nüfus kalabalık.
Bakalım beklemedeyiz 4. oğul çıkacak mı çıkmayacak mı? Bana çıkacak gibi geliyor, hayırlısı.
Bir sabah kalktığımda bahçede gri bir tavşan gördüm. Hani
insanı görünce de korkmuyor ama yanına gidince kaçıyor. O halde yabani olmadığı
kesin. Daha sonra kahverengi bir tane daha gördüm. Komşuların tavşanı yok; o
halde bu tavşanları bizim bahçeye atmışlar.
Evet evet; kedi köpek attıklarına çok şahit oldum da tavşan
atıldığına ilk kez şahit oluyorum.
Demek ki birileri çocukları için tavşan aldı. Tavşan
büyüyünce her tarafa çiş etmeye başladı. Çocuğun tavşanını kesip yemeyecek
kadar da duygusal insanlardı. O yüzden kırsala yani bizim bahçeye salmayı en
uygunu gördüler. Haklılar bizim ev mıknatıs gibi herkesi çekiyor:)
Tavşan günlerdir bizim bahçede;kapının altından sokağa çıkıyor gidiyor dolaşıyor yine bizim bahçeye iniyor. Kedilerle iyi arkadaş oldu.
Kediyle birlikte arabanın altında yatıyorlar.
Önceden kediler onu kovalıyordu şimdi o kedileri kovalıyor. Gri olanı ya köpekler yedi yada komşular. En son duyduğuma göre komşunun birinin patlıcanları kırtlamış. Küfür edip duruyordu!
Ne olacak? Bizim bahçedeki sebzeleri de şöyle bir ucundan
yoklamış! Dünya yerinden mi oynadı. Ama o kadar sevimli ki; onu alıştırdım
yanıma geliyor bende ona buğday veriyorum. Bir şekilde onu yakalayıp hapsetmem
lazım; yoksa komşular yakında onu da tencereye koyacak.
Onlar arıları yiyor; kedilerden biride arı kuşlarından
birini yemiş. Üzüldüm.
Pencereden çekilen görüntüler.
Son olarak birkaç gün önce kedimiz yavrulamış, 3tane. Ama yavruları emzirmiyor. Erken doğumda yapmış olabilir. Yavrular ölmek üzereydi, buz kesmişler. Aldım kutuya koydum. Siz civcivlere ampul yakıyorsunuz ya; bende kedilere yaktım. 10 watlık bir gece lambası. Yeni doğan bebek maması aldım onlara “milupa aptamil” Enjektörle beslemeye çalıştım. Yavrulardan biri bir gün sonra; biri 2 gün sonra öldü.
Annesiz yeni doğan yavru kediye bakmak oldukça zor. Gece ve gündüz
her 2 saatte bir yavruları besledim. Her beslemeden sonra karınlarına masaj
yaptım.( Yeni doğan yavru kedilerin kasları çalışmadığı için çişlerini
kendileri yapamıyor. Annesi yavruları yalayıp masaj yapıyor ve yavruların
boşaltımını sağlıyor. Bizim kedimizin annesi olmadığı için bu işi de biz
yapıyoruz. Eğer siz sadece kediyi besler ve masaj yapmazsanız kedi çatlayıp
gider)
Sadece 59 gram ağırlığı. O kadar küçük ki parmak çocuk gibi.
Tam 5 gün sonra Külhan’da öldü. Aslında durumu neşesi iyi gözüküyordu. Parmaklarımı emmeye başlamıştı. Erken doğmuş olabilir bilemiyorum. Üstelik hiç birşey annenin yerini tutamaz. Çok çok üzüldüm. O kadar ki üzüntümü kelimeyle anlatmam mümkün değil.
İnna Lillahi Ve İnna İleyhi Raciun! Her can ölümü tadacak.
Onlar küçücük canlarıyla sırasını savdı. Biz asıl kendimizi
düşünelim…
10 yorum:
Haydi biz boşluyoruz, sen bari mümkünse her gün yaz olur mu?
Okunası yazan kaç kişi kaldı?
Siz neden boşluyorsunuz; bizden daha kıdemli olduğunuz için mi?
Hatırlıyorum da ;yıllardan hangi yıldı; balkonda küçük bir arınız vardı. Kış zamanıydı. O kadar çok yayın yapıyordunuz ki(neredeyse günde 2 kez yayın yapacaktınız) ben okumaya fırsat bulamıyordum. Sonra zavallı arıları öldürmüştünüz:)
Arkası yarın gibi; maceraları okuması çok zevkli oluyordu.
Hey gidi günler…
Bir yıl önce emekli oldunuz diye duydum, yoksa emekli mi oldunuz?
Neeeyyyyyy????
Usta arı mı öldürdü?
Hadi canım, inanmam !!!!!
Sevgili Kardeşim
İnan yazılarını öyle özlüyorum öyle özlüyorum sorma sanki akıcı bir roman veya hikaye gibi yazım uslubunda maşallah düzenli hakikaten emekli komutan Halil BİLEN gibi fırsat buldukca yaz diyecegim ama sık sık yaz olurmu güzel kardeşim günün hayrola,akibetin hayrola Selamunaleykum
Bu dediğim evvel zaman önceydi:) Elbette en doğrusunu arının sahibine sormalı: Balkondaki kutu ölmüş müydü ölmemiş miydi?:)
Sağolasınız Mustafa bey. Ne güzel hayır dualar etmişsiniz. Allah razı olsun.
Halil beyin çalıştığı yerden emekli olduğunu elbet biliyorum da; yazılarını seyrek yazar oldu; acaba bu işten de emekli oldu ondan dolayımı izleyicilerini ihmal ediyor diye latife yaptım.
Selamlar efendim.
Halil Bilen Ustamızın 80 kovan arısı vardı zaten, birde üstüne 60 kovan arı daha satın aldı,... oldu 140 tane kovan,... bir yandan polen topluyor, bir yandan ana arı yetiştiriyor, bir yandan arı sütü üretmeye başladı, bir yandan arıları bal akımlarına (kestane, ıhlamur,... vb) hazırlıyor. Birde üstüne kümes kurdu, kuluçkadan civciv çıkardı (duyduğumuza göre şimdilerde de kuluçka da ördekler varmış...)... ve tüm bunları tek başına yapıyor... Atom karınca, yada atom arıcı desek daha da yerine oturur sanırım... Halil Bilen bu kadar az meşgul olduğu için blog yazılarını seyreltti.
Demet Hanım:
Yorumları Okudunuz, genel olarak daha sık yazı yazmanıza karar verildi.
Başlık günün ardından ama ayın ardından oldu, şimdilerde süre daha da uzadı.
Hava yağmurlu ama siz yazı görmüş gibi masayı sandalyeyi bahçeye atmışsınız.
Artık bu yaz arı üretirsiniz, nasıl olsa satmasını öğrendiniz, borsa gibi piyasa oluşturdunuz.
Artık alıcılar Yemenden mi? Amerikadan mı? nereden gelir bilinmez.
Bu arada "kedi kreşinde" bakmak için yavru istiyorsanız hemen postalarım.
Kolay gelsin.
Maşaallah arılar ve çevre çok güzel inşaallah bereketli bir yıl olur. Annesi kedicikleri niye terk etmiş ki...
Merhaba
Demet hanım o sel olan yer galiba bizim buralar (Nevşehir) Saat 15:00 yağmur duası yaptık Saat 17:00 civarı selden duvarlar yıkıldı hertarafı su bastı.Nasıl hocadır nasıl dua etti anlamadık :) .Saygılar.
Yanılıyorsunuz! Halil bey bütün işleri tek başına yapmıyor. Arkasında kapı gibi hanımı var!
Murat hocam sitem etmeyin; siz benim durumumu biliyorsunuz.
Kreşimize kedi alamıyoruz çünkü annemle aramız fena halde limoni !
Sağolun Abdullah bey!Anne kedi yavruları niye beslemez? Birincisi erken doğum yapmışsa sütü gelmemiştir bu yüzden yavruları terk eder. İkincisi yavru erken doğup çelimsiz olduğu için annesini emmek istemez o da bu yavrulardan hayır gelmez deyip yavruları terk eder.
Eyüp bey çok geçmiş olsun. Allah tan sual olunmaz.
Yorumlar gecikti kusura bakmayın.
27-28 mayıs gece yarısı sel baskını yedik; durumlar biraz karışık. Vakit bulunca ayrıntıları yazacağız.
Selamlar.
Yorum Gönder