Toprağı kazdım. Çok güzel bir yuva çıktı karşıma . Daha önce sizler resimler göstermiştiniz ama ben ilk kez canlı görüyorum. Tam bir inşaat mühendisi bunlar. Hatta yüksek mühendis.
Ağaçlardan kemirdikleri küçük yongalarla kağıt yapısında yada ben diyim dondurma külahı kıvamında çok güzel malzemeden yapılmış bir yuva kat kat.
Yavrular bir hastalığa tutulmuş olsa gerek.
Çıkamadan kozalarda ölmüşler.
Bu da diğer yuva.
Canavar gibi çalışkanlar.
Şu an dışarıda don var ama bakın bu yuva nasıl çalışmış. Kuş sesleri ve arılar bana yazı hatırlattı.
Ekim ayındaki hali. Her yer kupkuru.
Şimdiki hali yağmurla birlikte her yer yeşermiş. Hava serinleyince yuvanın girişini yaprakla daraltmıştım.
Yaprağı nasıl kemirmişler bal arıları gibi.
Yağmurlarda başlayınca yuvanın üstüne bir korunak birazda bal desteği yaptım. 22 kasım.
Plastik bir kutuyu kestim.
Üstünüde yaprakla örttüm. Kamuflaj. Merak ettim balı alacaklar mı?
Birkaç dakika sonra.
Birkaç saat sonra.
Normal de sarıca arılar belli bir zaman sonra yavruyu keserler ve yuva dağılır. Ama bu tür yavruya devam ediyor. 22 kasım
Ve 25 kasımda sarıca arıların dışarı attığı larvalar. Arıların ağzından aldım. Gözleri temizliyorlar. Larvalar yumuşacık neden ölmüşler bilmem. Neden olacak soğuk ve açlıktan olmalı.
Yuvayı gözlerken ana arıların uçuşa çıktığını gördüm. Sağdaki ana arı soldaki işçi.
Elime aldım birini.
Antenleri daha uzun daha büyük ve iğnesini göremedim. Bal arılarının ana arıları gibi sakin yapılı. Bu yuvayı beslemeye devam ediyorum. Böyle egzantrik şeyleri severim. Bakalım kışı çıkacak mı?
Hava bir pusardı ki sormayın.
Ama arada güneşte açıyor. Benim arılar balları yemişler.
Yeniden koydum 25 kasım.
Kovanın üstünde gel keyfim gel.
Balı gören sevinçten kaynadı bile.
Hava birkaç gündür geceleri çok soğuk. Hatta bu sabah bahçe çeşmesi patlamış buzdan. Sabah vanayı kapadım da çeşmeyi değiştim. Gündüzleri güzel sayılır,Tek tük arı uçuyor. Kış baharı bu kadar olur .