20 Haziran 2020

Menekşe çoğaltma, torf, siyah sinek


Edirne'den gelirken yanıma birkaç kırma yada en küçük kaplarda çiçek almıştım.. saksıyla alamadım arabada yer yoktu ve gittiğim yerde neyle karşılaşacağım; onları koyabileceğim yer olup olmadığı belli değildi.. 
Evimizin küçük bir ön balkonu var.. ışık alan yer burası.. çiçeklerimi buraya koydum.. zamanla büyüdüler güzelleştiler..saksıya aldım.. Böyle sarmaşıklarım hep cama tırmanmıstı..Görseniz bayılırdınız..

Uzun süreli Kayseri'ye gidişte yanımızda götürmek zorunda kaldık.. Aylarca çiçeklerimi emanet edebileceğim kimsem yoktu..

Orada evin içinde uygun yer olmayınca..çatı katına koyduk.. ve kötü son.. Kayserinin ayazında çiçeklerimin çoğu dondu.. öylesine üzüldüm öyle üzüldüm ki size anlatamam.. Hepsi benim evladım gibi..gözüne bakıyorsun...neyse olan oldu.. Kalan sağlarla devam ettik..

Geçenlerde menekşelerimden bazıları yaşlanmıştı.. onları söküp suya koyup yeniden köklendirdim.. Kağıt bardaklara ektim.. ( evde az biraz eski saksıların toprakları vardı ona ektim..)

Fazlalık yaprakları  suya koydum.. ben çiçeklerin tek bir canlı yaprağını çöpe atmaya kıyamıyorum.. Çünkü "her bir dal her bir yaprağın" eğer bir şans verilirse yeni bir canlı olacağını biliyorum.. Eşim kızıyor yine suya koymuşşsun ne yapıcaz bunları Allah kerim..

 Menekşeler bir müddet tutunduktan sonra.. 9 kök gövdeli menekşeyi iş yerine gönderdim.. Orada arkadaşlarına hediye etti..Yapraktan ektiğim 13 kök vardı.. onları da hediye edeceğim ama sürgün vermeden göndermek istemedim çünkü herkes herşeye bakmayı beceremez..

 Bu seferde saksıda sıkışan menekşelerimi böldüm..

 3..4 kök bir arada zamanla iyice sıkışmış..

 Böyle parçaladık..

 Elimde peynir kutuları vardı.. Ocakta çiviyi ısıtıp kutuya delik açıyoruz..


Ben sulamanın ayarını biliyorum ama bilmeyen suyu doldurur çiçeği çürütür.. saksının dibinde birkaç delik olursa belki su tahliye olur bitki ölmez.. ben elimden gelen çabayı gösteriyorum..Evet bu menekşeler hediye edilecek.. başkasında yaşasa ne yaşamasa ne dimi? Ama ben bu menekşeler ölsün istesem bu kadar uğraşmazdım.. mühim olan onların yaşaması...

 Yaprak halde ektiklerimiz ufaktan sürgün vermeye başladı..

 6 kök peynir kutusuna ektim..

Bir ongün sonra falan komşulara hediye ettim.. Burada size yaptığım hataları söyliyim..
Yada püf noktasını..

Ben böldüğüm menekşeleri mutlaka suya koyar yeni kök atınca toprağa ekerdim.. burada suya koymaya üşendim ve direkt olarak toprağa ektim.. bitkiler sendeledi ve istediğim gibi tutunmadılar.. bu hataydı böyle yapmayın.. mutlaka önceden suya koyup taze kökleri görünce ekin..

İkincisi menekşeyi asla torfa ekmeyin.. Ben ekmezdim.. yinede ekmem.. Ama bu memleketin toprağı çok sert demir gibi ( burası Karabük)  yol kenarlarından falan aldım.. hiç olmuyor.. şimdi toprak ihtiyacım oluşunca gittim marketten torf aldım.. almaz olaydım.. Bu bölgede küçük siyah sinekler çok fazla...

Torf nem tutuyor..  "Küçük siyah sinekler" nemli yerleri seviyor.. toprağa girip çiçeğin köklerine yumurtluyor.. larvalar bitkinin köklerini yiyor... erginleri de menekşelerin yapraklarını emiyor.. ve dilini değdirdiği yaprak bir daha düzelmiyor.. ilkin yumuşuyor sölpüyor.. sonra çürüyor.. en sonunda bütün menekşe ölüyor..

Çözümü raid sinek öldürücü.. birkaç gün arayla sinek ilacı yapın.. pencereleri sinek telsiz açmayın..
toprağı çok ıslak tutmayın.. en iyisi mi bence torf asla kullanmayın!!!! Çünkü bu sinekler mutlaka sizi bulur..En iyisi toprak.. toprak.. sertte olsa kumda olsa toprak...

13 kök yaprağımız vardı.. Maşallah 13 tanesi de sürgün verdi.. bu süreç ne kadar sürdü derseniz.. yani bir ayı falan bulmuştur..belki daha fazladır.. Onları da iş yerine gönderdim..Arkadaşlarından isteyenlere hediye edildi.. Umarım hayırlı uzun ömürlü olurlar.. çünkü emek verdim..Yaşasınlar isterim..torfun içinde nasıl olacaksa..

Peynir kutusuna ektiklerimi komşulara verdim dedim ya.. verirken dedim ki "ben toprak bulamadım torfa ektim. torfta sinek oluyor menekşe ölmesin.. iyi toprak bulursanız değiştirin" dedim.. komşum ne dedi beğenirsiniz.." ya marketlerde toprak satılıyor ya ondan alsaydın keşke"

Be mübarek bende marketten para verip aldım.. torf işte onlar.. bunu söylemeye çalışıyorum bir saattir.. ama anlatamıyorum.. velhasıl herkes çiçek yetiştiremez.. eğitim şart:)

En son böldüğümüz menekşelerden de 100 küsür bir yaprak çıktı.. onlarıda suya koydum.. 30 tanesi kadar köklenmiş.. onları da gösteririm inşallah..elimde resim yok şimdi.. Arka balkonda ki çiçeklerimi de bir ara gösteririm.. Ben ne mi yapıyorum?  Boş durmuyorum boşa çalışıyorum.. Şaka bir yana boş duranı Allah sevmez c.c..

"Yap iyiliği at denize. Balık bilmese Halik bilir"

Bu arada muhabbet kuşlarım Edirne de kalmıştı.. 3 ay kadar oldu onu getirdim..  Yanına birde eş alınca balkonu savaş alanına çevirdiler.. Hep menekşelerin üstünü batırıyorlar.. Salmasan bir türlü salsan bir türlü.. Ne yapıcaz bu kuşlarla.. Onu da sonra paylaşalım..

Saat öğle 12 ye geliyor.. Çayı ufaktan koyayım.. yarım gibi eşimi uyandırırım... kahvaltı yaparız.. Geceden çıktığı günler böyle geç kahvaltı yapıyoruz.. o sabah geliyor yatıyor bende kalkıyorum.. Sonra kahvaltıyı beklerken çok acıkıyorum:)

Sağlıcakla kalın... Herbirinize Selamlar..

06 Haziran 2020

Herşeye Rağmen

Ne diyorduk kırgın bir şekilde annemin elini öpüp arabamızla yola çıktık.. Ben yolda bir müddet hiç konuşmadım ve ağladım.. o an nereye gittiğim kiminle gittiğim falan pek umurumda değildi doğrusu. Arkada bıraktıklarımı düşünüyordum..

Evet her veda aileden ayrılma güçtür.. ben bu zamana kadar evimden sayılı günler dışında ayrılmadım. Ama benim üzüntüm ayrılığın yanında kırgın ayrılmış olmaktı..

Evin içindeki saksı çiçeklerimizin çoğunluğunu abime verdik. Tavukları başka bir köydeki tanıdığa hediye ettik. Bir müddet daha kesmeden bakmasını istedik. Annem ablamın yanına gitti (kendi hizmetini görebilecek tek başına kalabilecek gücü yoktu) Kedileri hafta sonları abim gelip besleyecekti. Kağıt üstünde planlar tutmuş görünüyordu.. Ama gönül defteri karmakarış olmuştu.................
...............................................
...............................................
Ben evlenmeyi düşünmediğim için çeyiz olarak birşeyler satın alıp kenara atmadım.. yalan yok..Halamın bana aldığı bir kısım mutfak eşyaları vardı.. Onlarında hepsini abim evlendiğinde ona hediye etmiştim...elimle çeyiz de yapmadım. Ablamlar sağolsunlar yıllardır havluydu tülbentti çatikti.. benim için birşeyler yapıp kenara atarlar..

Onların bir kısmını eşimin anne ve kardeşlerine bohça vermek üzere yanıma aldım..çam sakızı çoban armağanı..

Karşılık beklemeden gelin kısmının hediye etmesi gerekir değil mi?

Kendimce en güzel parçaları da kız yeğenlerime çeyiz olarak bıraktım.. Çünkü ben bu kadar göznuru dökülmüş örneğin bir havluyu kullanmaya kıyamam.. Birkaç yıkamada canı çıkar.. oysa sıradan bir havlu benim işimi pekala görür..  bu parçalar kızlara çeyiz olarak kalırsa onlar çok mutlu olur.. Ben onlardan daha mutlu olurum.. Allah biliyor..

Yine son dakikada bir silikon yorgan yastık birkaç nevresim 2 tencere almıştık onları yanıma aldım..bir kısım giyeceklerim.. ve en küçüklerinden birer kırma menekşe yine bikaç kırma çiçek..
Nereye gittiğimi beni nasıl bir ortam beklediğini koşulların ne olduğunu bilmiyorum.. Yanımda birkaç gün önce eşim olmuş bir erkekle yollara düşmüştüm..  hani bazıları ortaokuldan beri tanıştığı sevgilisiyle evleniyor ya.. onlar birbirini mutlak tanır..

Ben çok iyi tanımıyorum.. ha keza eşimde beni tanımıyor.. Yani ikimizde birbirimize süpriz olacağız!!!!! Ama diyorum ya yol boyunca ben bunu hiç düşünmüyorum çünkü kafam annemde kalmış...

İstanbul Bolu Gerede derken tabela Karabük göstermeye başlıyor..Şehrin girişinde demirçelik fabrikasının dumanları görülmeye başladı.. sonrasında çarşı merkez.. biraz daha devam ediyoruz .. ev şehrin dış bölgesinde..

Bu görüntüler o gün değil daha sonra çekildi..

Ve akşam karanlığında araba bir apartmanın önünde durdu..Sessizce merdivenleri çıktık.. zaten ben 7..8 saattir sessizdim..  Kapıda durdum "beni kucağına alıp öyle geçir" dedim.. "hani filmlerde öyle yapıyorlar ya".... Her şeyim tamda bir o eksik kalmıştı. peh:)  Maksat muhabbet olsun be..

Bu ev 30 yıla yakın bir ev..  adı üstünde eski.. İlk gördüğüm zaman da sonrasında da mutfak banyo tuvalet pek çok şeyini beğenmedim.. Lakin Allah c.c öyle bir düzen kurmuş ki birşey hep kötü olamaz!!!  İyi taraflarını da söylemek lazım dimi...Elhamdülillah çok merkezi.. marketler pazar yakın..Karabük çarşıya yarım saat minibüsle ulaşabilirsin.. Safranbolu 15 dk..  sessiz bir mahalle ve sessiz bir apartman..çoğunluk öğlene kadar uyuyan emekliler.. apartmanda ki en küçük çocuk liseye gidiyor. Çocuk denemez bile:)

Eve ilk geldiğimde fotoğraf çekmemişim..  hiç bi tane yok.. klasik bir bekar eviydi.. 2 eski çekyat bir eski gardrop falan..düzen salonda toplanmış herşey elimin altında olsun hesabı:)
Birgün dinlendikten sonra çalışmaya başladı.. O işe gittikçe de ben sağı solu kurcalamaya başladım... Eşimin neyı var neyi yok bir bakiyim...?  Neyi nereye koysam. Bu mutfağa gitmeli,  bu çöpe bu balkona.. Bu salonda olur mu canım... eksik olan acil şeylerin listesini tutuyorum pazara gittiğimde alacağım..

İlk icraatım eşimin arka odada boş duran ayakkabılığını temizleyip mutfağa getirmem oldu.. onu erzak dolabı yaptım... Kendi giysilerim eşyalarım poşetlerin içinde yığılı duruyor..Dursun bakalım.. Eşime dedim yeni bir yatak odası takımı illa ki istiyorum..Oturma gurubu ister al ister alma.. Yatak odası istiyorum eskisini kullanmam...

Daha burada kalıcı değiliz.. Çünkü kayınvalidelerle tanışmadık bile.. Bir hafta çalıştıktan sonra yine izin alıyor.. ve Kayseri ye yollanıyoruz..

Benim gibi insanlarla sosyalleşmeyi çok sevmeyen biri için hayatım çok hızlandı.. Hiç tanımadığım kişilerin içindeyim.. Eşimi de çok iyi tanımıyorum.. ama onlara nazaran eşim yinede.. 4 görümcem bir eltim var yeğenleri var.. Kimin kim olduğunu karıştırıyorum.. Alışkın olmadığıma sıkılıyorum.. eşime diyorum sakın beni yalnız bırakma yanımdan ayrılma.. Ayrılmadı sağolsun.. Elinden geldiğince ..

Kayınvalidemin adağı varmış oğlum evlenirse diye.. bir dua yapıldı pide dağıtıldı..Akrabalar komşular falan bizi görmeye geldiler.. 10 gün mü kaldık nedir? O günleri nedense çok iyi hatırlamıyorum..


Erciyes dağındaki bir eşekçik..

Sonra Karabük e geri döndük.. he dönmeden önce eşim dedi ki kayseri mobilyanın merkezi. Alacaksak buradan alalım.. Bir yatak odası takımı ve bir oturma gurubu ısmarladık.. mutfağa minik bir masa 2 sandalye aldık.. Bir buçuk ay falan gibi bir sürede sipariş eşyalar geldi kuruldu.. Benimde giysilerim yerde sürünmekten kurtuldu..

Sonra günler günleri kovaladı.. Ben pazara bile tek başıma gidemiyordum.. Hep kaybolucam gibi geliyordu.. Aylar sonra Karabük çarşıya ilk kez tek başıma gidebildim..

Eve aldığımız mobilyalar dışında külli bir alışveriş yapmadık.. ne halı aldık ne perde..size bir itirafta bulunayım.. buraya alışamadım.. Sanki ben misafirimde hep çıkıp gidecekmişim gibi hissediyordum.. Bu yüzden halı perde eskiymiş yeniymiş hiç umrumda değildi.. İki ayda bir Edirneye 10 günlüğüne gitmeye çabaladım.. İstanbul da bekleme yapıldığı ve 3. köprü kullanıldığı için yol 12 saat sürüyordu.. Gitmenin yorgunluğu bitmeden tekrar geri dönüyordum.. Ama annemi görüyor olmak bana iyi geliyordu.. Çünkü onu ve köyü öyle özlüyorum ki...

Ben ev hanımı olmak için yaratılmamışım.. Toprak çiçek böcek sinek erkeklerin yaptığı işler tamirat tadilat bunlara meraklıyım.. yeteneğimde bu yönde.. dört duvar arasında kapalı kalmak beni bitiriyor..iki kişinin yemeği ne olacak.. temizlik desen 2 küçük oda bir salon.. hergün temizliycek halim yok..

O halde ne yapmalı? Bana bir bebek lazım.. hemen lazım.. Onu büyütürüm bakarım.. zaman nasıl geçmiş anlamam.. Ama gel görki hemen olsun deyince olmuyor..  Kafaya taktıkça stres büyüyor.. Hastane ilaç tedavi derken eskisinden beter bir durum içinde buluyorsun kendini...

Evlendiğimizin birinci yılı dolmuşken kayın validem hastalandı.. 4. evre.. birkaç kez Kayseriye git gel yaptık.. sonrasında eşim 3 ay izne çıktı.. ve Kayseriye gittik.. Annesinin yanında olmak istedi..Haklıydı.. Elinden gelen gayreti hizmeti yaptı...

Lakin geçen zamanda bir taraftan yabancı bir evde uzun süre misafir kalmak bir taraftan bebek istemem benim zaten olmayan sinirlerimi iyice yıprattı..

Kendine çok faydası olmayan birinin başkasına hiç faydası olmaz. Öncelikle kendin yere sağlam basacaksın ki düşen birinin elinden tutup kaldırabilesin..

Hastalığın hasta bakmanın ne olduğunu iyi bilen biriyim.. Yıllar boyunca babama baktım biliyorsunuz.. hariçten gazel okuyacak değilim.. yinede bu süreçte ben de elimden gelen gayreti gösterdim..

Bu sırada kültür farkı ortaya çıktı.. Benim yaptığım yemekler onlara yabancı geliyordu.. beğenmiyorlardı.. Ben Kayseri usulu yemek bilmiyorum.. Dolmayı onlar bulgurlu boş yapıyor ben etli pirinçli.. onlar nar ekşisi sarımsak  koyuyor ben koymuyorum..  Çorbaları çoğunluk toğga dedikleri ekşili yoğurtlu çorba.. ben toğga yapmayı bilmem.. örneğin bir  mantar çorbası yapsam ; yada sütlü domates çorbası yadırganıyordu falan filan.. halbuki ben kötü yemek yapmam.. Tadını beğenmediğim hiçbir yemeği eşim dahil kimseye yedirmem.. Bazen yalvarıyordum.. bir tadına bakın sonra yemeğin.. "yok yemeyiz" diyorlardı.. Bu beni öylesine üzdü ki..  Eşimle kavga ettiğimiz oldu.. ben dışarı çıkmak istiyorum evin içinde sıkıldım dayanamıyorum dediğimde oldu..

Bu süreçte kim mi haklıydı? Büyükler haklıydı.. eşim haklıydı.. ben haklıydım.. herkes haklıydı.. Küçük sorunlar yaşıyorduk ama kimsenin tahammül edecek hali yoktu..

Biz ordan döndükten bir ay sonra kayın validem daha da hastalanmıs.. Eşim ikinci bir 3 ay izne çıkma niyetıyle tekrar Kayseriye gittik.. Gittiğimiz gün başı çok kalabalıktı.. Ben kalabalık dağılınca gece 11 gibi yanına uğradım.. Beni görünce "hoşgeldin" dedi "gebemisin?" "İnşallah anne" dedim.. "Allah size ömür boyu mutluluk versin" dedi.. "amin" dedim.. o gece sabah namazına kadar başındaydım.. Elini tutmamı istedi tuttum..  Ayni gün akşamüstüne doğru vefat etti..

Annemiz oğlu ayrıldıktan sonra çok üzülmüş.. Onu 7 yıl boyunca evlendirmek için elinden gelen herşeyi yapmış.. Her taraftaki taliplere gidip bakmışlar olmamış olmamış..

Bizim evlenmemiz onun için en büyük mutluluk oldu.. Benim oğlunu sevdiğimi de biliyordu.. sevdiğimi gördü eminim.. Bebeğimiz olması içinde adaklar yapmıştı..

Bir seferinde ona dedim ki "oğlundan şikayetçiyim.. diyor ki bu yaştan sonra ben çocuk peşinde koşamam..".. bana dedi ki "ne demek istemem bal gibi de koşacak.. hemde senden daha çok sevecek..daha iyi bakacak"

AMİN diyorum..

Ondan birşeyler öğrenmek isterdim.. dinlemek isterdim.. başbaşa kalsaydık bana bildiği yemekleri öğreteydi.. Eski anılarını anlataydı... Vallahi isterdim.. Sağlıcakla çok vaktimiz olmadı..

Bu dünya hayatı gecici bunu hepimiz biliyoruz..dedelerimiz ninelerimiz yok hayatta.. Kimi babalar kimi anneler kimi evlatlar yok hayatta..

Bu vesileyle vefat eden annemiz başta olmak üzere bilcümle iman üzere bu hayattan ayrılan geçmişlerimize bir fatihayı şerif okuyalım.. Allah onların ve bizim taksiratımızı hasenata çevirsin.. bizi affetsin..

Bu kış birkaç aylığına kayın pederim bize misafir oldu.. O gittikten sonra birkez Edirneye gidebildim... Geldim korona patladı.. Daha da herkes gibi evlerin içinde kaldık.. Ben bir markete gidiyordum zaten. Başkaca dışarda bir gezmem tozmam yoktu.. Ona rağmen isteyince dışarı çıkamamak insanın canını sıkıyor..

Hastane tedavi süreçleri durdu.. Benim bebek tedavimde mecburen durdu.. hani anlamadan dinlemeden pat diye çocuk sahibi olanların hiçbirşeyden haberi yok...Siz uzun uğraşlar sonucu evlad sahibi olanlara sorun bakalım nasıl bir imtihandan geçmişler..bana sorun bakalım ne gözyaşları dökmüşüm geceler boyu tek başıma..sorun bi...

Sizlerden öncesinde de dua istemiştim yine isterim..dua eder misiniz?  Rabbim ben dahil evlad isteyen bütün ehli sünnete tez vakitte afiyetle evlad versin, mürüvedlerini görmeyi nasip etsin.. Allahümme amin..

Kısa zamana ne kadar çok şey sığdırmışız be.. Neler yaşanmış neler.. Kimileri aklıma gelmemiştir... Kimileri burada yazılamaz.. Evet yaşandı birşeyler.

Eşimle kavga ettiğimiz çok oldu.. kavgayı ya devam ettireceksin ve ayrılacaksın... yada olmamış gibi varsayıp geri adım atacaksın.. Geri adım atmayı tercih ettik..Evliliğimizi devam ettirmeye karşılıklı çabalıyoruz..

Şunu keşfettim.. Üzgün olduğun için eşinle kavga ediyorsun..Ama kavganın sonunda bakıyorsun ki şimdi daha da üzgünsün.. O seninle konuşmuyor sen onunla... o sana sırtını dönüyor sen ona.. Gözyaşların boğazına düğmükleniyor.. Dedim ya eskisinden daha üzgün bir hale düşüyorsun.. En iyisimi kavga etmemek.. Edersen de barışmak.. Dünya hayatı o kadar kısa ki bir günümü değil bir anımı üzüntüyle geçirmek istemiyorum.. Artık üzülmeye gücüm kalmadı...

Herşeye rağmen bu günümüze hamdolsun.. Rabbimin verdiği nimetlere şükürler olsun.. Evlilik kavramı, aile olmak, bir eşinizin olması çok güzel bir duygu.. İnsanlar anlaşamayabilir ayrılabilir ama bu yinede evlilik müessesesinin güzel olmadığı anlamına gelmez..


Allah c.c bekar kardeşlerimizin cümlesine hayırlı eşler nasip etsin.. Elleri boş kalmasın.. sımsıkı tutan bir el olsun.. gözleri boş kalmasın.. sevgiyle bakan bir çift göz olsun..en önemlisi yüreklerinde bir eşin sevgisi olsun.. mutluluk olsun..Böylece dünyaları güzel olsun..

Dünyası güzel olmayanın ahireti de güzel olmaz.. olmuyor.. bunu anlayabiliyorum..

Rabbim dünyada da ahirette de bize hayırlar ver.. ve bizi cehennem azabından koru.. Amin...Allahümme salli ala seyyidina Muhammed...