Pilavdı, pideydi, helvaydı, kadınlara alınacak tülbentti... Tamam kötü birşey değil ama bunların hiçbirinin dinde yeri yok. Ancak akrabalar konu komşu öyle bastırıyor ki yapmazsam eğer babamın değersiz görüleceğinden korktum. Yoksa hayırın her zaman ihtiyaç sahibine yapılmasından ve elinde imkanı olanın her zaman hayır yapmasından yanayım. Ancak bu sıkıntılı zamanımda böyle şeylerle uğraşmak istemezdim. Neyse onu da atlattık şükürler olsun.
Hastanede vefat haberini aldığımda yalnızdım. Ölüm belgesinde benim imzam var.Herkese haberi ben verdim. Veraset belgesinde benim imzam var. Babamın hastayken elini tutup öpen son kişi benim. Onunla selamlaşan son kişi benim. Onu en çok seven kişide benim. Öyle olduğumu sanıyorum. Ona elimden geldiğince bakamayan kişide benim. Keşke daha iyi bakabilseydim yapamadım...
Cenaze eve geldiğinde hoca dua ederken gözlerimden yaşlar süzüldü. Onun harici ağlamadım. Ağlayamadım. Göğsüm katıldı sanki. 15 gün sonra resmini elime almaya karar verdim. Sabaha kadar saatlerce ağladım gözlerim kurbağaların fırlak gözüne döndü. Şimdi aklıma geldikçe gözlerimden yaş süzülüyor, kalkıp bir Yasin okuyor bir dua ediyorum.
Daha önce mezarlığa hiç gitmedim biliyor musunuz.. Dedelerim nenelerim ben küçükken ölmüş. Köyün mezarlığını ise sadece uzaktan görürdüm. Sırtını bayıra dayamış mezarlık. Allahım bütün tarlalar çayırlar ayak altında. Kuş sesleri rüzgarın esintisi. Kır papatyaları ot kokusu. Babam emekli olunca tam da bu manzara için şehirden kaçmış ve köyde iki göz oda yapmıştı kendine. Babam papatyaya bile hayran olan bir insandı onunla bile mutlu olurdu. Nasıl bir insan bu.
"Edirne'ye mi köye mi gömülmek isterdi?" dediler. Elbette köye gömülmek isterdi " Buraya sonradan geldim ama ölünce bana bir mezar yeri verirler elbet" derdi:)
Rabbim yukarıdaki rüzgarın tatlı esintisini kabrine ferahlık olarak versin inşallah.
Başına bir ağaç üstüne de kekik şimşir ve birkaç çiçek ektim. Haftada bir gidip sulamaya çalışıyorum. Daha sık gitmek isterim ama tek başına bir kız mezarlıkta fitneye sebep olabilir diye; abimin müsait olduğu zamanlarda onunla beraber gidiyoruz.
....................................................................
....................................................................
....................................................................
Dünya işlerine dönelim mi ne dersiniz? İçiniz mi sıkıldı? Sıkılmayın. Dünya ahiretin tarlasıdır. İkisinin bir arada olmasına alışsak iyi olur.
Babam yoğun bakımdayken üstüste hergün bir oğul olmak üzere üç oğul aldım. 11.30- 12.00 gibi çıkıyor oğullar. Ben oğulu yakalıyorum. Kovana aktarıyorum. Duş alıp babamı ziyarete yetişiyorum.
Hele babamın vefatından bir gün önce çıkan oğul, komşunun vişnesine kondu ve beni öyle zorladı ki canımdan bezdim açıkça söylüyorum. Ben kovana indiriyorum o ağacın gövdesine geri sarılıyor. Yarabbim dedim ben burada babam hastanede. Ağlamak istiyorum. En sonunda tıktım kovana da bahçeye geri getirdim.
Ertesi gün yakaladığım kovanın önüne baktığımda tam 8 tane yeni ana arının öldürülüp atıldığını gördüm. Demek ki kovanda o kadar çok ana varmış ki ben kovana toplamakta o kadar zorlandım. Bir oğulda da bu kadar çok ana arı hiç görmedim açıkca söylüyorum.
Babamın vefat ettiği gün oğul çıkmadı. Ertesi gün (cenazenin defin edileceği gün) öğlen saat 13.30- 14.00 gibi ortalık bir karıştı. Allahım taziyeye gelenler var. Bir sağa bir sola en sonunda kondu. Onu ağaçtan indirdim kan ter içinde ...baktım yine karışıyor ortalık... Haydi bir oğul daha. Onuda ancak yakaladım. Allahtan cenaze ikindi namazına eve geldi. Eğer öğle namazına gelseydi arılarla başımızda hal olacaktı.
Aradan bir hafta geçti. Yedisi duası var o gün. Öğleni geçe baktım bir oğul daha çıktı. Onu aldım. Baktım bir oğul daha. O ağaçta dururken bir oğul daha çıktı:) toplam üç oğul. Kadınlar akşama geliyor iyiki.
Toplamda iki kovandan 8 oğul aldım.
İbrahim abi gelmişti.İlk başlarda arılara bakmama yardım eden abimiz: "Babanın bereketi" diyor. "Kaç yıl oldu arıları alalı" dedi. Sekiz yıl oldu dedim. Babam hastalanmadan az önce almıştık arıları Hasköy'den. Babam istemişti benim kurs'a gitmemi. Arıları beraber aldık. Arı malzemelerimi ise babam gidip aldı hevesle. Arıların balından bir çay kaşığı tadabildi; ağaran peteklerin üstünden. Bir ay içinde beyin kanaması geçirdi hastalandı.
Ah baba ah!!! Ben arıları bunca yıl hep senin hatırına baktım. Kahırlarını senin hatırına çektim.
Şimdi ne yapayım ben? Kolum kanadım kırık. Kendimi sanki deniz anası gibi hissediyorum. O kadar yorgun, bitkin, pelte gibiyim ki!
Necip fazıl diyor ki;
Ben ölünce etsin dostlarım bayram
Üst üste tam kırk gün, kırk gece düğün
Açı doyurmaksa kabirde meram
Yemeğim Fatiha, günde beş öğün.
Elimden artık yapacak hiç bir şey gelmiyor. Dua etmekten başka. Başsağlığı dileyenlerin cümlesinden Allah razı olsun. Allah ana babalarına hayırlı uzun ömür versin; bu dünyadan ayrılanlara da rahmetini esirgemesin.
21 yorum:
Selam, uzun yıllar babanıza baktığınız için sizi tebrik ederim. Yazınız sıkıcı değil aksine akıcı ve okuyanı da duygulandırıcıydı bana göre.
Hayat böyle işte. Olduğu gibi kabul etmek gerek.
Arıları çoğaltmışsınız, hayırlı olsun.
SLM...
Demet Hanım.
Yazınızı okurken içim sızladı.Acını , acım olarak hissettim.Yalnızlığını daha iyi anlayabildim....
Mevlam acını dindirsin , yüreğine ferahlıklar versin....
Babanın resmini görünce , daha bir ayrı dua ettim.Allah varsa günahlarını affeder inşallah.Duamız onunla birlikte.
''Her canlı ölümü tadacaktır''
Elbet bizimde sıramız gelecek ve sevdiklerimize kavuşacağız.
Cenaze evinde yemek pişirmek ve ikramda bulunmak mekruhtur.İslam bize bunu emrediyor.Mümkünse komşularında gibi yerlerde pişirilerek hane halkına taziye boyunca ihtiyacını karşılamak gerekiyor.
Herşey cahilliğimizden kaynaklanıyor.Mevlam bize bilincli ve bilgili müslüman olmayı nasip eder inşallah.
SLM ve Muhabbetle...
Arılar babamın bereketi mi gerçekten? Hastalandığı günden beri, sekiz yıldan beri bana tek avuntu oldular evin içinde.
O yoğun bakımdayken beni meşgul ettiler oğullarıyla.
Cenazesinin geldiği gün bile çoşup oğul verdiler aklımı oyaladılar.
Ve tam bir hafta sonra (ne bir gün önce ne bir gün sonra)yedisi duasının yapıldığı gün yine benim üzülmeme izin vermediler. Belkide onlar beni oyalamasa şu an kafayı bozmuş olurdum.
Ve arılar olmasa sizlerde olmazdınız. Derdimi anlatacak kimsem olmazdı. Babamın vefatını komşular akrabalar bile bilmezken ilk sizlere söyledim.Demek ki samimiyetiniz gönlümde pek çok kişiden fazla yer etmiş.Allah cümlenizden razı olsun.
Hayırlı akşamlar
Öncelikle başınız sağolsun. Sayfanızı ilk defa ziyaret ediyorum çok samimi ve doğayla bu kadar iç içe oldugunuzu gördüğüm için şuanda bloga katıldım.
Babanız için Allahtan rahmet diliyorum, baba acısı tatmadığım için fazlaca yorum yapmak istemiyorum fakat birşekilde kalanlarla hayatı devam ettirmek gerektiğini biliyorum. Sonucta dedenizde babanız hayattayken vefat etmiş anlayabildiğim kadarıyla.
Benimde babannem yatalak olarak vefat etti ki ben babannemi hatırlarım ve ona babamla dedemin nasıl baktığını iyi biliyorum.
Bu kadar tabiata yakın birisi olarak herşeye rağmen kendinizi şanslı hissetmelisiniz. Demek istediğim bende hayvanları çok severim ama henuz bir arıkuşu besleyebilmiş değilim.
allah sabır versin hep yanındayız bunu untma ve bence sırf baban senın gıbı bır evladı oldugu iöçimn cennetlik
Demet Hanım:
Yorumunuzu iyice okudum ne kadar üzüntülü olduğunuz belli oluyor.
Bende üzüntünüzü paylaşıyorum.
Evde olan bir kayıp kabul edilemez, sanki yaşıyormuş gibi düşünülür.
*******************************
Bilirim ki bazı yerlerde daha sonra taziyeye için her gelene sofra çıkarılır, sonra dua edilir.
Bir başka yerde yemekleri komşular getirir, ölü evinde yemek pişirilmez.
Bir başka yerde taziyeye gelenlere su dahil hiç bir şey verilmez.
Sorarsanız hepsinin kendine göre din açısından yorumu vardır.
Yinede verilen basit yiyecekler, basit eşyalar, gelenlerin acıları paylaştığı için teşekkür amaçlıdır.
Merhaba Demet Hn,
Yanlış anlamadıysam arıcılık serüveninizi bitirip bitirmeme noktasındasınız. Geleceğe yönelik planlarınızı bilemiyorum ama eğer şartlarınız uygunsa ben devam etmenizi isterim.
Demet hanım; insanoğlu her an neler olabileceğinin farkında olmalı, hissederek yaşamalı.
Ancak bilirim ki ölüm giren her evin gecesi gündüzü zor geçer. Nefesler hep hıçkırıklarla gelir.
Rahmetli kelimesini nedense hiç yakıştıramayız isimlerin önüne.
Babanıza Allah c.c. merhameti ile muamele eylesin...
Allah razı olsun.
Ben şanslıyım! Farkındayım; hatta doğuştan şanslıyım.
Anne babamın tekne kazıntısı olarak dünyaya geldiğim için şanslıyım;iman üzere büyüdüğüm için şanslıyım; Mahlukatı bu kadar çok sevdiğim ve doğayla iç içe yaşama imkanım olduğu için şanslıyım.
En önemlisi de babamın vefatı bana ders oldu! Asıl bunun için şanslıyım.Bundan sonra kendime daha çok çeki düzen vereceğim... değil vermeye başladım bile.İnşallah.
Bundan sonra kendime daha çok çeki düzen vereceğim... değil vermeye başladım bile.İnşallah.
Böyle demişsiniz:
Demet Hanım:
Siz zaten çeki düzenlisiniz.
Çocuklar kaç yaşında olursa olsun Babaları sağsa çocuktur.
Babaları ölünce yetişkinlik başlar, Hayatın yükü sırtına biner.
Keşke babam sağ olsa herhangi bir iş için "OLMAZ" dese.
Ah be Murat hocam. Keşke
Demet Hanım, tekrar Allah tan rahmet diliyorum , Allah taksiratını affetsin , sizin gibi bir evlat yetiştirdiği için babanızın nasıl bir yapıda olduğu belli ,şuanda babamdan uzaktayım sizin bu yazınızı okuyunca direk telefon açtım ,Allah sizden razı olsun ,emin olun babanızda sizden razıdır.
bu arada arıcılığı kesinlikle bırakmayın , anlattıklarınızdan anladığım onlar babanızdan size emanet
Allah razı olsun. Bakalım... Gün doğmadan neler doğar. Allah bir yüze kararlıycak.
Tekrar başınız sağ olsun.
Allah Hacı abi ye Rahmet Eylesin.
Başınız sağolsun, çok duygulandım okurken. Allahü Teala günahlarını affetsin, rahmet etsin! Âmin!
sayın Demet hanım kızım;
öncelikle geç kalmış taziyelerimi lütfen kabul buyrunuz.
Zira uzun zamandan bu yana bloğuma bakmıyordum. son zamanlar başka işlerimden dolayı ancak faceebook'taki arapça ve Osmanlıca gurubumuz haricinde sanal ortamda bulunamıyordum bu akşam biraz önce bloğuma girip haberinizi okudum. Ben arıcıllıkla ilgili haberinizi okuyacağımı beklerken babanızın ahirete irtihal haberini öğrendim inanın çok üzüldüm ve etkilendim. Zira bende annemi 16 ay yatalak hastalığının ardından kaybettim. ve sekiz ay olmasına rağmen hala odasına girerken duygulanıyorum. ilk bir kaç hafta çok zor geçiyor, beden burada ama ruhen değişik duydular içinde değişik mekanlardasın. Onunla geçirdiğin günler anılar pişmanlıkların keşke daha fazlasını yapabilseydim.?..
Ama elhamdülillah bizler inanan insanlarız. Bir din ulamasından olan hocamız şöyle buyuruyor..
"MÜSLÜMANLAR ÖLMEZLER, ANCAK MEKAN DEĞİŞTİRİRİLER."
Yine üstad Necip Fazıl bir şiirinde şöyle demiyormu;
"Ölüm Güzel Şey
Ölüm güzel şey,budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölürmüydü peygamber?...
Öleceğiz müjdeler olsun,müjdeler olsun !
Ölümüde öldüren Rabbe secdeler olsun!
Tekrar Babanıza Allah'tan (cc) rahmetiyle muamaela etmesini dua ediyor, geride kalan siz evlat eş ve dostlarına sabrı cemil diliyorum..
MEKANI CENNET OLSUN İNŞALLAH.
Allah razı olsun. Cümlenizden.
Bende geç cevap verdim kusura bakmayın. Birkaç gün İstanbul'a gittim. Mübarek zatları kabirlerinde ziyaret edip camilerde namaz kıldık. Hem babam için hem kendimiz hemde bütün inananlar için dua ettik.
Dün geldim.Geldiğim gibi gözlerim onu aradı. Sevdiğini kaybetmek kötü şey. Bu acıyı çekmemek için önce gitmek icap eder.
Güneşin biraz çekilmesini bekleyip babamı ziyarete gittik. Kandilini kutladık.
Ben de kandilinizi kutlar bu yılı hayırlarla geçirmenizi dilerim. Allah, anamıza babamıza ve bize rahmetini esirgemesin. Selamlar.
Tesadufen okudum yazdiklarinizi inanin yasamis kadar oldum. Babaniza Rabbimden rahmet, sizlerede sabirlar dilerim.
Tesadüf de olsa hayır duanızı aldık ya. Sağolasınız.
Demet hanım başınız sağolsun allah (cc) mekanını cennet eylesin...
Yorum Gönder