14 Ocak 2013

Selam

Buralarda kar yok ama hava birkaç gün çok soğuk oldu. Soğuk ki insanın ciğerini yakıyor. Dışarıya gezmek için çıkmak akıl karı değil! Uzun zamandır kan tahlili yaptırmamıştım. Doktor ısrar edince; sabahtan kan tahliline gittim hava ayaz; ertesi gün tahlil sonuçlarını göstermeye gittim hava ayaz! “Kansızlık ve B12 vitamini eksikliği” hariç turp gibiymişim öyle dedi doktor! (İlaç verdi onları bir kullanayım Kızılay'a kan vermek için başvuracağım)
Evet o gün turp gibiydim ama gecesinde hastalandım. Kış olsa da biz hastalanmasak ne iyi olur!!! Hastalık hiç çekilmiyor.

Domatesleri donlar başlamadan az önce toplamıştım. Hemen hepsi yeşildi. Çürümesin diye önce gazete onun üzerine de çarşaf serdim. 2 aydan fazla zaman oldu kızaranları alıp kahvaltıya doğruyorum. Tadı güneşte olana benzemiyor ama sera domatesini de aratmıyor.

Maydanozları ekim ayında ekmiştim. Tohumları saçma ekince aralarını yabani ottan kurtaramıyorum. Sıra üzerine ekim ve sıra aralarına da naylonla malçlama  yaptım.

Bu branda aslında silaj naylonu. Alt kısmı siyah üstü kısmı beyaz. (Tohumu ektikten sonra naylonlar uçmasın diye taş koymak gerekti, yoksa rüzgarda kalkıp gidiyordu) Naylon serdiğim yerlerde yabani otlar çıkamadı. Ha; sıra üzerinde otlanma var; onları da bir zahmet elle yolacağım.

Tohumlar çıktı ama soğuklar yetişince geri ket vurdu. Üstüne sera yapmak lazımdı ama elde yeterli demir yoktu. Murphy kanunlarına göre aradığın şey her zaman yoktur zaten! Aramasan olur arayınca olmaz!

Ne diyordum yeterli demir olmayınca eldeki parçaları abime büktürdüm.

Ve demirlerin ucuna da birer parça kaynattırdım. Böylece demirleri kalasa monte edebildim. Biraz ağır oldu! Kabul; bayaca ağır oldu ama durduğu yerde duracak sonuç olarak.

Aralara da ip gerdim, brandayla sardım.

Resmine bakınca hiç te fena gözükmüyor.

Maydanozlar kendini toparlamaya başladı !

Hatta dün topladım da kısırın içine doğradım bile.


İnsanın elini atınca bahçesinden birkaç dal maydanoz, birkaç dal nane, birkaç dal soğan koparabilmesi  çok güzel bir duygu!!!


Markette Frenk üzümü görünce aldım.

Süresi geçmeye başlayınca indirime girmiş. Normalde fiyatı 13 liraymış. 125 gramı bu kadarsa kilosunu siz hesaplayın.

Hollanda’dan gelmiş, buralarda yetişmiyor mu sanki?

Ekşi bir tadı var, ama rengi çok güzel. Tohumlarını ayıkladım ve ektim. Bakalım çıkacak mı?(Bende bunun sarısı var ama henüz adam olmadı)

Hava soğuk olunca dışarıda iş yapmak istemiyor insanın canı. Bende babamın kitaplarını karıştırmaya karar verdim. Normalde kitap okumayı zaman kaybı, gereksiz bir ayrıntı olarak görüyoruz. İnternetimiz var ya; bizi o kadar bilgilendiriyor ki sorma gitsin; kitaba ne gerek!

Babam okumayı ve kitapları çok sever. Abartısız yüzlerce kitabı vardı. Çocuk halimle hatırlıyorum Bir odanın bir duvarını tamamen raf yapmış;  ağzına kadar kitap doluydu. Başkaca malzeme almaya gücü yetmemiş bildiğimiz tahtadan yapmıştı rafları. Ama mühim olan rafı değil içindeki kitaplardı. Annemin dediğine göre kitap sevgisi o kadar büyükmüş ki; neredeyse her akşam kolunun altında yeni bir kitapla gelirmiş eve. Çoğu zaman annemden gizli gizli getirirmiş kitapları :)

Çünkü annem babamın iki de bir  kitap almasına kızarmış! Babamda “İçkim yok, sigaram yok! Müsaade etde bir kitabım olsun yahu” dermiş.
Babam gözlüklüydü. Gözleri ne zaman bozulmuş biliyor musunuz?
İlk çocukları doğduğu zaman, babam soba sönmesin diye sabaha kadar beklermiş! Bu sırada gece lambası yanık olurmuş. Babamda sabaha kadar gece lambasında kitap okurmuş. İşte gözlerinin bozulmasının sebebi de kitap sevgisiymiş.

Babam kitaplara çok değer verirdi. Bize verirken bile “ bakın kitabı böyle tutun, sakın ciltlerini yırtmayın, kapakları arkaya kanırmayın, yaprakları katlamayın, kalemle çizmeyin falan derdi” (Şimdi anlıyorum ki bir kitabın tutulması bile önemli bir ayrıntıymış. Eğer elinizde tuttuğunuz kitabın turşusunu çıkarırsanız; daha sonra kimse onu okumak istemez!!!)
Babam hastalandıktan sonra bütün kitaplarını bağışladık  Bir kitapçı arkadaşı vardı hepsini ona verdik. Para falan almadık karşılığında.Yeter ki okunsun böylece babama da hayrı dokunur diye!


Kuran-ı kerim tefsirleri ve birkaç dini kitap, birde tarım kitaplarını vermedim.

Kendime sakladım.Tabii babam bir iyileşip ayağa kalksa sonrada kitaplarını sorsa ne yaparım bilmiyorum!
Babamın kitapları eski basım olduğundan dilleri ağır. Bana göre tabii! Babam Osmanlıca’ya oldukça vakıftı. 

Ben kitaplarda anlamadığım yerleri not alıp sözlüğe bakıyorum.

Sağolsun babamın kocaman bir Osmanlıca sözlüğü var!

Ferit Devellioğlu’nun! 1558 sayfa . 1970 basımı.

Bu sözlük gerçekten çok güzel, vakit olsa da buradan kelime çalışsak, biraz dilimizin kapasitesini arttırsak, konuşmamızı zenginleştirsek!

Elime Binbir Hadis kitabı geçti. Selamlaşmakla ilgili olan kısım dikkatimi çekti. Yazmak istedim.


Esselamü lafzı şerifi Allahu Teala'nın esmaül hüsnasından azim bir ismi şeriftir ki;mahkulatı arasında ahd ve eman ve hıfzü siyanetini vacip kılmıştır. Bir Müslüman diğer Müslüman kardeşine selam verdiği vakit o müslümanı hayırdan başka bir şeyle zikretmesi haram olur.
Selamın manası Allah görüp biliyor ki benden emin olabilirsin; sana zarar vermem ve benim tarafımdan sana bir şer isabet etmeyecek demektir.



Selam verip almak hakkında ki ayeti kerime (veiza huyyitüm bitehiyyetin fehayyü biahsene minha ev rüdduha) Her kimin tarafından olursa olsun size hürmet olunduğu vakit siz daha güzeli ile karşılayınız!
Yani herkim tarafından olursa olsun verilen selamı misli ile olsun mukabele ediniz demek olur.
Selam vermek sünnettir, selamı almak ise farzı kifayedir.

Annemin bir özelliği çok hoşuma gider. Bir cemiyette falanca fişmancanın selamı var dendiği zaman annem “ve aleyküm selam” der. Anne niye öyle dedin; biz o kimseyi hiç sevmeyiz; bize hayrı dokunmamıştır dediğim zaman. “Olsun, selam Allah’ın selamı, almamak olmaz” der.

Oysa şimdilerde selam verdiğiniz halde pek çoğu selamınızı almıyor bile! Ne yapalım günahı almayanların boynuna olsun.
Esselamü aleyküm!



11 yorum:

HB dedi ki...

Yeni trende göre.

A.s.

ALİ ŞEKERLİ dedi ki...

Ve aleykum selam...

muratakın dedi ki...

Demet Hanım:

Şimdi kış....

Arılar uçamıyor....

Konu kaynağı azalmış..

Derin konulara girmişsiniz.

O kadar domatesi bitiremezsiniz, yakında bozulmaya başlarlar.

Bu arada kaynakçınızın işini beğenmedim.

İyi geceler.

Unknown dedi ki...

Aleyküm selam ve rahmetullah.

Mustafa Hilmi ÖZKAL dedi ki...

Vealeykumselam kardeşimeline diline saglık güzel olmuş.

TUYSAL dedi ki...

Ve aleyküm selam.
Geçmiş olsun.
Uzun kış geceleri kitap okuma zamanımdı eskiden.
Babanıza selamlar, saygılar.

d.m.t dedi ki...

Sağolun, sağolun.

Hemşerilerimde buradaymış!
Ne güzel! Sizler de sağolun.

Ama bir selam vermek için hastalanmamızı yada ölmemizi beklemeyin olur mu?

Yada selam verdim borçlu çıkarım diye korkmayın! Bugüne kadar kimseye borcumuz kalmadı.

Haydi, gününüz aydın olsun!

İlhami Uyar dedi ki...

geçmiş olsun,işleri biriktirince yardımsız olmaz,kolaylıklar ve başarılar dilerim,saygılarımla

d.m.t dedi ki...

Sağolun,size de kolay gelsin.

mcsumer dedi ki...

Merhaba d.m.t Hanım,
Merhaba!

d.m.t dedi ki...

Cahit bey nerelerdesiniz? Merak ettim doğrusu!
Size de merhaba efendim:)