08 Aralık 2012

Erkekler Ağlar mı?


Gözlerinin güzelliğine iyi bakın, çünkü o gözler şimdi kara toprağın altında!
Kim derdi ki evimizin bahçesinde feci şekilde can verecek! Sahipleri onu bu yıl, bir bahar günü bizim bahçeye terk etmiş. Yavruydu henüz. O kadar yumuşak tüyleri var ki; bir elleseniz. O yüzden  adını “Battaniye” koydum. Baktım besledim sevdim hem de çok sevdim. Diğer kediler de onu çok sevdi, kardeşleri yerine koydu.

Nasıl oldu görmedim. Battaniye’ yi araba altına almış. Arabayı durdurunca Battaniye tekerleğin altından fırladı. Ağzından burnundan kanlar nasıl fışkırıyor. Güzelim sarı tüyleri kan ve çamur içinde kalmış, çırpındı çırpındı… Sonunda çırpınması da kesildi. Yerler kan gölüne dönmüş, güzel gözlerinin feri kaçmış ve etrafı keskin bir kan kokusu kaplamış…
Çok kedi gördüm, sokakta araba çarpmış ölmüş. Kimi kendi kedilerimizdi; kimisi sokak kedisi! Hepsini yoldan toplayıp ellerimle toprağa verdim. Hele bir tanesi var ki aklımdan hiç çıkmıyor. Kedi hamileydi ve araba çarpmış. Annenin vücudu paramparça olmuş ve yavrular yola saçılmış. Allahım!Tek tek yoldan topladım onları. Çok kötüydü çok! Ama hiçbirinin ölüm haline şahit olmamıştım. Battaniye’nin ölümü ise bende başka bir yara açtı. Hele evimizin bahçesinde başına böyle bir şey gelmesini hazmedemiyorum. Ah be!

Bir hikaye vardı; anlatmış mıydım? Anlattıysam da kusura bakmayın; bir kere daha dinleyin:
“ Hükümdar bir rüya görür. Rüya tabircisini çağırtır rüyasını anlatır. Tabirci der ki: “Efendim siz çok yaşayacaksınız ve bütün çocuklarınızın tek tek ölümüne şahit olacaksınız” Bu sözler hükümdarın hiç mi hiç hoşuna gitmez. Derhal  tabircinin kellesinin kesilmesini emreder. Başka bir tabirci daha çağırtır ve ona da rüyasını anlatır. Bu sefer ki tabirci rüyayı şöyle yorumlar: “Aman efendim! Allah size o kadar uzun, o kadar sağlıklı bir ömür verecek ki evlatlarınız sizin acınızı hiç görmeyecek!” Bu güzel sözler hükümdarın o kadar hoşuna gider ki  tabirciyi kese kese altınla ödüllendirir.” Aslında yorumcuların ikisi de aynı şeyi söylemiştir: Sonuç olarak hükümdar çocuklarından daha uzun yaşayacak yani evlatları ondan önce ölecek böylece babalarının acısını görmeyeceklerdir.

Ölüm o kadar acı ve o kadar çaresiz bir şey ki! Eğer sevdiklerinizden daha uzun yaşarsanız onların ölümlerine şahit olmak zorunda kalıyorsunuz; ha eğer onlardan önce giderseniz siz kendi derdinize düşüyorsunuz başkaca bir üzüntü kalmıyor.

İnanır mısınız; bütün bunlar olurken hiç ağlamadım. 2 saat kadar belki yeniden nefes alır diye bekledim Battaniye’yi, vücudu soğuyunca gittim toprağa gömdüm. Dün akşam yatmazdan önce  fotoğraflara bakarken onun resmine rastladım. Birkaç gün önce çekmiştim. Sonrasında sinirlerim boşaldı gitti! Bütün gece boyunca gözlerim pörtleyip, burnum tıkanıncaya kadar ağladım,ağladım. Elimden sadece bu geliyor .
Sizde üzülünce ağlamaktan utanmayın. Erkekler ağlamaz derler! İnanmayın! Okuduğum bir yazıda şöyle der: “Gözyaşı vücudun emniyet sübabıdır! Gözyaşı dökmekle üzüntülüyken sıkışan kalp damarları açılır. Sıkıntılı olduğunda tansiyonu düşen ya da çıkan kişi ağladığında tansiyonu normale döner. Kişi ağladığında vücudundaki stres hormonları gözyaşlarıyla vücuttan uzaklaşır ve biraz sonra rahatladığını hisseder. Kederli olduğu günlerde gözyaşı döken insanlar diğerlerine göre rahatlayarak daha iyi bir uyku çeker. Kişinin içinde sakladığı duygular birike birike bir gün patlama noktasına gelirse, işte o zaman ağlayabilen kişi gözyaşlarıyla ağır bunalımlardan kurtulur.”

Buradan anlıyoruz ki ağlayabilmekte bir nimet! Ancak yinede söylemeden edemeyeceğim: Allah  ağlatmasın!

3 yorum:

muratakın dedi ki...

Üzücü.....

MİNİK ARICI dedi ki...

Evet, hem de ne ağlar...
Erkek oğlu erkekler daha iyi ağlar...
(Ağlamayı bilenlere...)

Unknown dedi ki...

Ablacım mavişimiz kayboldu maviş;muhabbet kuşumdu ama sanki oğullarımdan bir tanesi idi henüz bir kaç aylıktı ama bana öyle bir alışmıştı ki battaniyenin altında beni bulur kulaklarımla oynar türlü türlü yaramazlıklar yapardı.
Bir gün evde kimse yoktu ve ben de sıkılmasın diye kafesinden çıkartıp odaya salmıştım her taraf kapalı olmasına rağmen akşam eve geldiğimde bulamadım.
Hala ruyalarıma girer günlerdir aç olmalı diye doyurmaya su içirmeye çalışırım bir sıkıntı ile :(
Yerinde şimdi boş bir kafes kaldı gözlerimde ise iki damla yaş